Değerli okurlar
İnsanoğlu hep güzel yaşamayı ve mutlu olmayı ister.
Fakat insanın mutlu ve huzurlu olabilmesi için kanaatkar olması gerekir.
Yaşadığımız hayatta ihtiyaçlarımızın sınırı yoktur. Öncelikle hayatımızdan çok mal, çok para kazanma hırsını ve ihtirasını ortadan kaldırmamız gerekir.
Hani bir söz vardır ya, ”azıcık aşım, ağrısız başım” diye, işte bu sözden yola çıkarsak, bu söz bile insanoğlunun mutlu olması için fevkalade yeterli bir sözdür.
Değerli dostlar,
Kanaatsizliğin tersi olan ihtiras, insanın içini karartır ve adeta bir kurt gibi yer bitirir..
Gönül genişliğini ise alır götürür, bu da insanı mutsuz kılar ve mutsuzluğa iter.
Bir defa para ile mutluluk asla olmaz, mutluluk Allah’ın verdiği zeka ile bulunur ve öyle mutlu olunur.
Bakın dostlarım, adamın biri, aniden iki gözünü de kaybeder, hiç bir doktor gözlerine çare bulamaz, kör adamın arkadaşı, adamı alır ve ulu bir zatı muhtereme götürür.
Zatı muhterem adamın gözlerine bakar ve der ki, ”hiç bir derdi olmayan birisinin gömleğini arkadaşınızın gözlerine sürerseniz, arkadaşınızın gözleri açılır” der.
Bu söz üzerine, zatı muhteremin yanından ayrılan kör adam ve arkadaşı, hiç bir derdi olmayan birini araştırmaya başlarlar.
Dertsiz bir adam arayıp dururken, ahaliden birisi der ki “filanca yerde hiç derdi tasası olmayan bir çoban var, ona gidin” der..
Bu söz üzerine kör adam ile arkadaşı çobanı bulmak için yola düşerler. Az gidip uz gittikten sonra, çobana ulaşırlar.. Selamınaleyküm, Aleykümselam faslından sonra kör adamın arkadaşı söze başlar “çoban karde biz uzun yoldan geldik, yanımdaki arkadaşımın gözleri birden kör oldu, ne kadar hekime götürdüysek çaresi yok dediler..
Bunun üzerine kör kardeşimizi bir erene götürdük, eren de bize hiç bir derdi olmayan bir adamın gömleğini, arkadaşının gözlerine sürerseniz gözleri açılır” dedi..
Bunun üzerine, bizde sorduk soruşturduk senin hiç bir derdinin olmadığını öğrendik ve sana geldik, şu gömleğinizi musaade eder misiniz, kör kardeşimizin gözlerine sürelim de gözleri açılsın” der..
Bu söz üzerine çoban ne diyeceğini şaşırır ama tez toparlanır, kör adama ve arkadaşına cevap verir:
”Dostlar; Allah’a çok şükür, benim hiç bir derdim yok ama, sırtımda gömleğim de yok.” der.
Yani çobanın üzerine giymeye gömleği bile yoktur.
Fakat gömleğinin olmaması yoksul çobanın mutlu olmasına engel değildir, buradan şunu çok iyi anlıyoruz ki, mutlu olmak için, zengin olmaya gerek yoktur, önce sağlık, önce sağlık..
Öyle ise elimizdeki imkanlar ile yetinmeyi bilmemiz gerekiyor.
Ayrıca kanaatkar olmamız gerekiyor, ardı arkası kesilmeyen isteklerimizden ve ihtiraslarımızdan kurtulmamız gerekiyor.
Mutlu olmak için şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki dostlar, her zaman güzeli, doğruyu bulmak için çalışmalıyız, yaptığımız işi severek yapmalıyız, paylaşmayı bilmeli, dürüst ve doğru olmalıyız, kimsenin malında, mülkünde gözümüz olmamalı, helal rızk kazanmalıyız, insanları riyasızca sevmeliyiz, insanlara iftira atmaktan, gıybetten ve hasetten uzak durmalıyız.
Ayrıca, kendimize göre bir yaşam tarzı kurmalıyız, ufak tefek şeylerden mutlu olmalıyız, hani bir söz varya dostlar, ”ayağını yorganına göre uzat” diye, ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız, lüks yaşamayı değil de, daha mütevazı olarak yaşamayı bilmeliyiz..
Azı bulamayan, çoğu bulamaz diye bir söz vardır dostlar, işte bu sözden yola çıkarak hareket etmeliyiz.
Değerli dostlarım..
Eğer mutluluk para ile satılsaydı , herhalde zenginlerden fakirlere mutluluk kalmazdı.. Bütün mutlulukları zenginler satın alırlardı.. Fakirlere ise mutluluk kalmazdı ve fakirler dünyanın en mutsuz insanları olurlardı. Oysa günümüzde fakir ama mutlu olan o kadar insan var ki.. Onlar için para, pul, mal, mülk hiç bir zaman önemli değildir, onlar için önce sağlık, sonra bir tas çorba, sonra huzur ve mutluluk ilk plandadır..
Saygılarımla.
Sami ASLAN