Kasım ayı karakışın ucunun göründüğü, tarih açısından da birçok önemli günün toplandığı bir ay.
Atatürk’ün ölümü, Atatürk’ün Başöğretmenliği kabulü başta olmak üzere anma ve kutlamalarla dolu bir ay.
Başlık bir kitabın adı.
Prof. Dr. Ali Küpelioğlu, Afrodisyas-Sanat Yayınları: 8. Tarih-Belge: 1 Karacasu Geliştirme ve Eğitim Vakfı, Aydın.
Küpelioğlu büyük emek vermiş kitabı yazmak için. 19 Mayıs 1919-23 Nisan 1920 arasında Mustafa Kemal’in geçtiği, uğradığı, konuk olduğu, toplantı yaptığı her yere uğramış. Fotoğraflar çekmiş, görüşmeler yapmış. Çıkarımlarda bulunmuş, yorum yapmış. Yararlandığı kaynaklarda çok önemli: Şevket Süreyya Aydemir “Tek Adam”, Hasan İzzettin Dinamo “Kutsal İsyan”, Zeki Sarıhan “Kurtuluş Savaşı Günlüğü”, Mehmet Önder “Atatürk’le Adım Adım Türkiye”.
“Cumhuriyetin kendisi yüce ve kutsal bir emektir.” Diyor Küpelioğlu.
Yolculuk boyunca uğranılan yerler: Samsun, Havza, Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum – Erzincan, Sivas, Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman, Beynam, Ankara.
144 sayfalık eser unutulmaz derslerle dolu. Arka kapak yazısını alıntılıyorum:
“II. Cumhuriyetçiler bugün olduğu gibi dün de sahnedeydi.
Yeryüzündeki her şeye sahiplenme hakkını kendinde gören küresel sömürgeciler, dün olduğu gibi bugün de iş başında.
Bugün olduğu gibi dün de Ermeni dayatmalarının ve Kürt ayrılıkçılığının arkasında aynı küresel sömürgeciler vardı.
Belki özetin özeti Kurtuluş Savaşı günlerinden ta bugünlere de gönderme yapan şu İngiliz raporunda:
“Amacımız bölmek ve hükmetmektir.
Biz, gerçek ideali din imiş gibi davranacak, menfaatçi bir grubu, yönetici olarak sunmağa çalışacağız.”
Sosyal patolojinin tanıladığı bu hastalıklı dokuya, ulusumuz yararına bir ameliyat gerekiyor.
Çözüm: MUSTAFA KEMAL’İN YOLLARINDA.”
* * *
Bu kitabın yanında; 100 Soruda Atatürk’ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, Gerçek Yayınevi. Adlı eseri okumanızı öneririm. Anlamak, yaşatmaktır. Alışılmış cümlelerle anma günleri yapmak çağımıza uygun değil diye düşünüyorum.
Bir de Halide Edip Adıvar’ın ATEŞTEN GÖMLEK romanını mutlaka okumalısınız. Buna Yakup Kadri’nin YABAN’INI, Reşat Nuri’nin ÇALIKUŞU’NU eklemeliyiz.
* * *
Özelleştirmenin bu noktaya varacağını çok az kurum ve çevre biliyordu. Amasya Lisesi’nin yerinin satıldığını öğrenenler inanamadı. 55 yıllık bir tarih özelleştirmeye kurban edildi. Davalar açıldı, Basın açıklamaları yapıldı, toplantılar düzenlendi. Fakat satışın hızı azaltılamadı.
6 Kasım 2010 tarihinde aynı okulun mezunu olan Sadık Gürbüz konseri ile Amasya Lisesi’ne veda ettik.
Eğitim-Sen Amasya Şubesi’nin düzenlediği “Yıkıma da YÖK’e de HAYIR” konserine ilgi büyüktü. Tanınmış birçok Amasya Lisesi mezunu salondaydı. Amasya Lisesi’nin bahçesindeki salonda gerçekleştirilen konser, 2 saat sürdü. Konser öncesi Amasya Lisesi tarihinden görüntüler verildi. Aramızdan ayrılan ve şu anda aramızda olan tanınmış Amasya Lisesi mezunları görüntüye geldikçe ya alkış koptu ya da gözyaşları ile karşılandı…
Sadık Gürbüz de bir ara gözyaşlarını tutamadı. “Anılarımız yok ediliyor. Buna seyirci kalınmamalı” diyerek yeniden sazının tellerine vurdu. Birçok türküyü salondakilerle birlikte söyledi.
Naci Konyar’ın da sınıf arkadaşı olan Sadık Gürbüz’ü Taşova’da da ağırlamak isteriz. Naci Konyar’la yaptıkları telefon görüşmesinde duygulu anlar yaşandı. Naci Konyar’ın da bu konuda söyleyeceklerinin olduğunu düşünüyorum.
Umarız başka yıkımlar olmaz.
Hoş ve esen kalınız.
İyi bayramlar.