MÜSLÜM SÖYLER YAZDI…

0
210

TÜRKİYE YÜZYILI VE ENGELLİLER: VİZYON MU, BİREYSEL HİKAYE Mİ?

Türkiye, kalkınma hamleleri ve uluslararası alandaki yükselişiyle sürekli konuşulan bir ülke. Peki, dışarıdan parlayan bu “Türkiye Yüzyılı” imajı ile içeriden, özellikle de engelli bireylerin gözünden bakılan Türkiye arasında bir fark var mı? Asıl mesele, ülkenin gelişimini samimiyetle destekleyen, sorunlara çare olmayı hedefleyen bakış açısının nerede konumlandığıdır.

Geçmişe baktığımızda, Türkiye’de engelliler, yaşlılar ve bakıma muhtaçlar için gerçekten çağ açan sosyal politikalar uygulandı. Bu samimi adımlar, milletin neredeyse tamamını o dönemin yönetim anlayışına kenetledi. Çünkü yapılanlar, duygusal bir zorunluluktan öte, gerçek sorunlara çözüm bulma amacını taşıyordu.

Sadece Bir Hikaye Yeter mi?

Bugünlere geldiğimizde ise durum biraz karmaşık. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Florya Engelliler Kampı’ndaki istişare toplantılarında, engellileri Meclis’te temsil eden Vekil Av. Serkan Bayram bir konuşma yaptı. Konuşmanın büyük bir kısmı, kendisinin geçirdiği kazayı, bu engelle nasıl mücadele ettiğini anlatan kitabının ve filminin (Buğday Tanesi) başarısını ve akabinde kurduğu vakfı anlatmaya odaklanmıştı.

Bu kişisel başarı hikayesi etkileyici olsa da, makro sorunların gölgesinde kaldı. Vekil Bayram, o eski faydalı hizmetleri bir önsöz yaparak, bugünleri konuşmak yerine doğrudan talebini dile getirdi: Engellilerin sorunları sadece bir vekil ile çözülemez, mutlak surette ‘Engelliler Bakanlığı’ kurulmalıdır.

Bu talep, hemen öncesinde eski Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu’nun Engelliler Birim Başkanlığı’na atanmış olmasının motivasyonunu düşürmüş olabilir. Ancak asıl tartışılması gereken, çözümün yalnızca bakanlık kurmak olup olmadığıdır.

Çözümün Adresi: Makam mı, Azim mi?

Eğer bir işin başarılması isteniyorsa, bunu vekil değil, inançlı bir Meclis üyesi veya etkin bir federasyon başkanı da başarabilir. Farz edelim bakanlık kuruldu; bu kez de yapılamayanlar, “TBMM’de onaylanmadı” diye önümüze çıkmayacağının garantisi nedir?

Sayın vekilimiz, kişisel başarı hikayelerini anlattığı bu tür organizasyonları, neden Meclis salonlarında daha sık düzenleyip, toplumun ve STK’ların desteğini arkasına almasın? Engellinin yararına, istismarcıların aleyhine hazırlanan bilimsel ve vicdani bir rapora hangi bakan, hangi vekil karşı çıkabilir?

Engelliler Birim Başkanlığı’na atanan Sayın Kasapoğlu’na hayırlı olsun derken, kendisine verilen yetkinin bakanlık yetkisine yakın olduğu unutulmamalıdır. Öncelikle yapılması gereken, bu birimin iç yapısını sil baştan değiştirmektir. Her ilden bir temsilci seçilerek, o il ve bölgelerdeki gerçek sorunları raporlayan dosyalarla birime gelmesi sağlanmalı, sorunlar iş birliği ile çözülmelidir. O zaman ortaya çıkan tablo, programsız bir Arap saçından ziyade, programlı bir iyileştirme tablosu olacaktır.

Bireysel Başarı Tuzağı

İster sivil toplum kuruluşu, ister Meclis üyeliği, ister milletvekilliği olsun; eğer bireysel başarı ve kariyer peşinde koşarsak, asla topluma kalıcı ve yaygın bir fayda sağlayamayız. Sağlasak bile bu, sönük bir etki yaratır.

Bizler, yıllarca radyo, TV programlarımızda ve yazılarımızda hep çözüm önerilerinden bahsettik, konuklarımıza hep çözüm önerilerini sorduk. Kazanç gütmeden yapılan bu hizmetler, azmin ve inancın birleştiğinde aşamayacağı zorluk olmadığını gösterdi.

Doğruları yapmak, yalansız ve riyasız hizmet etmek insana güç verir. Bu güç topluma yayıldıkça, güçlü ve haklarını talep edebilen bir engelli topluluğu ortaya çıkar. Türkiye Yüzyılı’nın vizyonu, bireysel kahramanlık hikayelerinden ziyade, sistemli, kapsayıcı ve ortak akılla hareket eden bir değişim üzerine kurulmalıdır.

Selametle…

Yorum Ekle