Hasan APAYDIN-Uluköy
Türk milleti Müslüman olduğu günden beri İslam’ı ve onun yüce peygamberini gönülden sevmiş asırlar boyu İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır. Bu sevgisini günlük hayatına yansıtmış, sanatın her dalında bu konuyu işlemiştir. Geçmiş tarihimize baktığımızda bunun birçok örneğini görürüz.
Ahmet Yesevi hazretlerinin Hz. Muhammed sevgisi ve muhabbeti o derece içten idi ki 63 yaşına yani peygamberimizin yaşına gelince tekkesinin avlusuna kabir gibi bir çilehane kazdırmış ve 120 yaşına kadar bu çilehanede ibadet ve zikirle hayatını tamamlamıştır. Hemen şunu da söyleyelim eski Osmanlı terbiyesinde 63 yaşını yani peygamberimizin yaşını geçenler terbiyesizlik olmasın diye soranlara yaşlarını söylemezlermiş.
Osmanlı padişahları Mekke ve Medine’den gelen mektupları peygamber diyarından geliyor diye ona hürmeten ayakta dinlemişlerdir. Ayrıca milletimiz Süleyman Çelebi’nin peygamber sevgisini anlatmak için yazmış olduğu mevlidin peygamberimizin doğuş bölümü okunurken ona hürmeten oturmayıp ayağa kalkarak sevgi ve saygısını göstermektedir. Sultan III. Mehmed peygamberimizin her adı anılığında ayağa kalkarak ona saygısını göstermiştir. Sultan II. Abdülhamit döneminde İngiltere’de peygamberimizi alaya alan bir piyes oynanmaya başlar. Osmanlı zor bir dönemde ve zayıf olmasına rağmen II. Abdülhamit son derece ciddi bir tavır takınarak İngiliz hükümetine bu piyesi sahneden kaldırtmıştır.
Hepimizin çok iyi bildiği düğünlerde, cenazelerde, mübarek gün ve gecelerde okuduğumuz ve zevkle dinlediğimiz mevlidin yazılış hikayesini anlatayım. Süleyman Çelebi Bursa Ulu camide imamlık yapmaktadır. İran asıllı bir vaiz Ulu camide yaptığı bir konuşmada Hz. Muhammed ile diğer peygamberler arasında fark olmadığını anlatmaya çalışırken Süleyman Çelebi buna itiraz etmiş ve Hz. Muhammedin son ve en üstün peygamber olduğunu anlatmaya çalışmış ve bunu ispat için daha sonra hepimizin bildiği ve sevdiği mevlidi yazmış ve tam 600 yıldır milletimiz bıkmadan usanmadan her vesileyle bunu okumaya ve okutmaya devam etmiştir.
En önemli ibadetimiz olan namazlarımızda peygamber sevgisini gösteririz. Namazların tahıyyatlarında peygambere salavat getirir ve dua ederiz. Kuran okuduktan sonra Fatiha der ve ondan önce peygambere salavat getiririz. Ezan okunduktan sonra ezan duası okur ve peygamberin makam-ı Mahmud’a yüceltilmesi için dua ederiz. Teravih namazlarını kılarken aralarda salatı ümmiyyeler okuruz. Nerede ve ne zaman olursa olsun peygamberin adını duyduğumuz zaman salavat getirir ve elimizi kalbimize koyarız. Ezanı ve peygamberin adını duyduğumuz zaman hemen kendimizi toparlar ve salavat getiririz. Namazda tesbihattan önce “ala resulüne salavat” der ve salavat getiririz. Peygamberi hürmetle yad etme, ona bağlılığımızı bildirmek için Cuma geceleri, kandil geceleri ,bayram geceleri, Cuma namazından önce, cenazelerimizi duyurmak için sala veririz. Çocuklarımıza Muhammed ve bundan türetilerek Mehmed ismini veririz. Milletimiz ordusuna peygamber ocağı, askerine de Mehmetçik adını peygamber sevgisinden dolayı vermiştir. Ayrıca edebiyatta gül peygamberi temsil ettiği için çocuklarına Ayşegül, Fatmagül, Aygül, Nurgül gibi isimler vermişlerdir.
En son Diyanet işleri başkanlığı 1989 yılından beri mevlit kandili haftasını çeşitli etkinliklerle yurdumuzun her yerinde canlı bir şekilde kutlamaktadır. Bu saydıklarımız sadece bizim milletimize has peygamber sevgisini yansıtan etkinliklerdir. Bunları başka Müslüman ülkelerde göremezsiniz.