Merhabalar, merhabalar. En yürek dolusu, en gönül dolusu merhabalar sizlerin olsun. Bir söz vardır; dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur derler ya. Bin kere daha şükür olsun kavuşturuna, sevgili dostlar.
Bu yazımızda başlık yok, araştırma-incaeleme yok, serzeniş yok. Velhasıl sadece sizlerle sohbet var.
Sevgili gönül dostları. Hiç bir zaman ne hata, ne kusur ve ne de toplumda bir sıkıntı aradık. Sürekli yaşamdan kesitler sunmaya çalıştık. Bu aralar sizlerle yazılarımızla söyleşmeye ara verdik. Sebebi şu idi. Üzerinizden uzak olsun, belli bir süre yazıya sürekli bakmaktan ufak bir baş dönmesi gibi bir şeyler oldu. Sebebi maruzatımız ondan idi. Bendeniz yazılı bilişim dalında nasip hep arkadan gitmekmiş. Önceki sohbetlerimizde çok istememize rağmen bazı şeyleri yapamadığımızı, eğitimin çocuk yaşından itibaren başlayan bir süreç olduğunu, bazılarımızın bu süreci yakalayamayanlar, bazılarımızın ise yakaladığı bu sürecin kıymetini bilemeyenler diye ikiye ayırmıştık. Efendim bendeniz bu fırsatı ele geçiremeyenler kategorisindeyim. Sebebi şudur: en güzel yazı yazılım işi bilgisayarlı yazılım. Sade akıl ile tasarlıyor, kalem kullanmadan bilgisayar tuşları ile istediğiniz konuyu kağıda dökme imkanı buluyorsunuz. Bu nimetten maalesef yaşımızın ileri safhasında olması dolayısı ile yararlanma imkanım olmadı. Bu konu bana şu misali hatırlattı.
Vakti ile Zuday’da amcanın birinin hanımı vefat etmiş, ikinciye evlilik yapmış. Kader bu ya, oda vefat etmiş. Köyün büyüklerinden birinin yanına varmış, halini anlatmak için. Şöyle bir bakmış; yeğenim iki evlilik yaptın işin rast gitmedi. Senin evliliğin baştan eğri çizilmiş, zor doğrulur. Demiş. Dostlar öküzle çift süren bilir. Tarlaya ilk sürdüğün çizgi eğri ise tarla bitene kadar tarla eğri sürülür. Bizimle eğitimde çizgimiz baştan eğri çizilmiş. Ama bu açığı çocuklarıma eğitimle verdiğim destekle sürekli kapatmaya çalıştım. Efendim ufak bir ara maruzatımı ne kadar uzattığımın farkındayım, bizi mazur görün. Dedik ya, bu gün Kurban Bayramı. Sorun yok, dert yok, tasa yok. Sadece sohbet var, gönül huzuru var. Her ne kadar sıkıntılar olsa da varsın olsun, hiç mühim değil. Çünkü bayramlarda yılda bir iki defa sıkıntıları rafa koymakla hiç bir şey olmaz. Yeter ki biz isteyelim.
Aklıma bir yaşanmış olay geldi, sizinle paylaşayım. Yine yıllar önce Zuday’da bir amca, benimde yakın bir akrabam olur Hacı Osman Dayının oğlu Tahtaköprü mevkiinde sürat yapınca, (yıllar öncesi Murat 124 arabasından bahsediyorum)tarlaya uçar. Haber geldi kendisini aradım, kahvenin birisinde kağıt oynuyor. Yanaştım Dayı Adnan Tahtaköprü’de kaza yapmış dedim. Arabayı çıkartalım, kendinde yalnız bir şey yok. Şöyle bir bana, bir de karşısında oyun oynadığı arkadaşına, bi karo ver dedi. Mühim değil, getiririz dedi. Bizde yılda bir iki defa mühim değil demekle dünyanın sonu olmadığını daha kısa olarak anlatmaya çalıştık.
Selam olsun bayrama rağmen bizlerin huzuru için çalışan Silahlı Kuvvetler Teşkilatımıza, selam olsun bir türlü uslanmaz vatandaşlarımızı düzene sokmaya çalışan Polis Teşkilatımıza, selam olsun ekmek parasını çıkarmaya, hayat mücadelesinde cenk edenlere. Dedik ya bayram ertesi selam olsun dünyadaki tüm Müslüman artı Müslüman olmayanlara. Hepimiz insanız İslam dinine mensup olmayabilirdik de. Temennimiz tüm insanlara, hatta tüm canlılara herkesin bu dünyada yaşamaya hakkı olduğuna inanırız. Aksi olsa idi, Rabbim bu kadar canlıya yaşam bahşetmezdi. Onun için tüm insanlığa bu mubarek ay hayırlı olsun diyoruz.
Dostlar sen-ben yok, sizler-bizler-hepimiz varız. Bu hayat acısı tatlısıyla hepimizin. Dileğimiz acıların sayısının az olması. Bunun zeminini hazırlamak takdir-i İlahiden sonra biz insanların elinde olduğunu biliyor, geçmiş Kurban Bayramınızın tüm İslam alemine, tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını diliyoruz.