İnsan köyüne gelirken içini bir sevinç kaplar. Memleketine doğru araba yol alırken, bilmediğimiz bir duygu seline kapılır.
Yanından ağaçlar hızla geride kalırken her an güzel bir haber duyacak, sevinecek, tüm ecdadıyla kavuşacak, ana-babası, ebesi dedesi, komşusu, akrabası bekliyor, kucaklayacak, bağrına basacak gibi.
Faravga’ya doğru yokuş çıkarken ayrı bir duygu, inerken daha başka bir duygu, Destek çayına varırsınız, çağıldama sesleri, çeşmeyi ve Karadurmuş’un değirmenini geçip az ilerde bağ deresini geçersiniz, hızla Akpınara kavuşup, soğuk suyu içmek için kısa bir mola verirsiniz.
Ama sabırsızdır gönül, bir an evvel köye varıp, kapı ağzında anasının babasının kendisini beklediğini umar. Kapıya vardığınızda kapı kapalıdır, hoş geldin deyip boynuna sarılan yoktur. O zaman anlarsınız. O günler çok geride kalmıştır.
Bir umut mezarlığın yolunu tutarsınız. Yine aynı heyecan acaba beni görürler mi diye, ben göremesem de onlar beni görüp sevinirler diye umarak, dualarımı ediyorum. Sonra soluklanıp bir köy içine çıkayım diyorum. Artık o eski akrabalarımızdan da geriye tek tük kalanlarla hasret giderelim diye yanlarına varıyorum. Bizim gibi köye dönüş yapanlarla sohbet etsek de, eski tadı bulamıyoruz. Yine bize güzel duygu seli yaşatan büyüklerimizin yerini biz alalım diye biz bu sefer büyük sırasına geçiyoruz. Gençlere, gurbetten gelenlere sıcak ve samimi ortam yaşatmaya çalışıyoruz.
Ahmet ŞİMŞEK.