Bu niteliklere sahip oldukları için insanlar köyler, kasabalar, büyük şehirler, büyük devletler kurmuşlardır. Bilim ve tekniği geliştirmişler, hukuki, ahlâki, dini, edebi, felsefi, mimari sanat eserleri, kendilerini koruyacak, geliştirecek, düzenli ve mutlu yaşamalarını temin edecek kurumlar, kurallar oluşturmuşlardır.
Bu dünyada her insan, bir evren gibidir, yaşam boyu kendi yörüngesinde dolanır durur. Acı ve sevinç dünyanın doğasında vardır. Ama, her insan daha çok sevinç ve mutluluk duymak ister. Mutlu olmanın temel koşullarından en önemlisi sevgi ve saygı görmektir. Sevgi, saygı görmek gereksinmesi her insanda vardır. Onun için insanlar birbirlerine karşı sevgiyle, saygıyla, anlayışla, hoşgörüyle, iyilikle, birbirlerinin hak ve hukukuna saygılı olarak davranmalıdırlar.
İnsanlar arasındaki birlik ve beraberlik ruhu; karşılıklı iyilik ve dayanışma ile kuvvetlenir.
İnsanlar doğuştan devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklere sahiptir. En büyük hak, mal ve can güvenliğine sahip olarak, korkusuz, güvenli yaşama hakkıdır. Kurumların ve devletlerin esas var oluş sebebi budur. Halkın mal ve can güvenliğini sağlayamayan devlet zayıf devlettir. Devletin güçlü olması, devleti oluşturan bireylerin madden ve manen güçlü, birbirlerine karşı sevgi saygı, anlayış içerisinde olmalarına bağlıdır. Birbirlerini sevmeyen kişilerden oluşan ailede huzur olmadığı gibi, birbirlerini sevmeyen insanlardan oluşan ülkede de huzur ve barış olmaz. Aslında dünyamız da bir aile, bir devlet gibidir. Dünyamızda da huzur ve barış insanların ve toplumların birbirlerini sevip, saygı göstermelerine bağlıdır.
Hakların ve nimetlerin adil olarak dağıtıldığı, her insanın değerinin bilindiği, herkesin birbirinin hak ve özgürlüklerine saygılı olduğu birbirlerini seven, sayan, anlayan insanlar arasında barış ve mutluluk içerisinde yaşamak ne güzeldir.
Bugün, insanoğlunun en büyük ihtiyaç duyduğu şey sevgi, saygı, anlayış ve uzlaşmadır. Tüm insanların ortak yaşam alanı olan dünyamızda tüm insanların barış içerisinde, temiz bir çevrede, özgür, insanca yaşama haklan vardır. Büyük bilge Budha’nın dediği gibi: ” İçinde sevgi ve anlayış bulunan bir dünya tek bir ailedir. “
M.Ö.( 482 -411) yıllarında yaşamış olan Protagoras: “İnsan her şeyin ölçüsüdür.” demiştir. Hayatta, ne yaparsak yapalım, ” Önce insan” demeliyiz. Karşımızdaki her insanı kendimiz gibi değerli, aynı haklara sahip bireyler olarak düşünmeliyiz. İnsanlar arasında; din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet ayrımı yapmamalıyız. Ancak, insanlar arasında ahlâki, fikri, davranışsal, bilgi, beceri, eğitim, çalışma gibi nedenlerle oluşan farklılıklara da saygılı olmalıyız. İnsanlar eşit doğarlar, ama sahip oldukları değişik koşullar, zeka ve çalışmaları neticesinde farklı nitelikler, değerler kazanırlar. Bizler de daha iyi, maddi ve manevi değerlere sahip olmaya çalışmalıyız. Özgürlük ve eşit koşullarda bireyler arasında yükselme, yücelme, daha iyi koşullarda yaşama olanaklarının sağlanması devletin önemli bir sorunu ve görevidir.
Filozof Spinoza’nın dediği gibi: “İnsan için en kıymetli olan şey gene insandır.” Hangi koşulda yaşarsa yaşasın, insan insandır. İnsanlara yararlı olmak, onları daha mutlu yaşatmak temel ereğimiz olmalıdır. İyi insan kendisinin iyi yaşamasını istediği kadar, karşısındaki insanın da iyi yaşamasını, mutlu olmasını isteyen insandır.
İnsanların karşılıklı olarak birbirini sevmelerinin temel koşulu da her insanın; diğerinin hak ve hukukuna saygılı olmasına bağlıdır. Kimse kimseye kötülük, eziyet, haksızlık, adaletsizlik etmemelidir. Yunus Emre’nin sözüyle: Yaratandan dolayı yaratılanı sevmeliyiz. Bu anlayışla, bazı filozofların dediği gibi belki de: Tanrı’ya karşı yapılacak en büyük saygı; insana ve topluma karşı görevlerimizi doğru yerine getirmektir.
Bir köyde, kent de, ülkede veya dünyamızın her yerinde insanların mutluluğu, halkın doğru eğitilmesine bağlı olduğunu unutmamalıyız.
Demokratik ve uygar toplumda; her ferdin eğitimi, sağlığı, gelişimi, mutluluğu, güvenliğinden devletin olduğu kadar, toplumda yaşayan her bireyin de görev ve sorumlulukları vardır.
Alman şairi Goethe. ” Bir şeyi sevmeden onu anlayamazsınız ” der. Aile sevgisi, Yurt sevgisi. Doğa sevgisi, İnsanlık sevgisi… tarihsel, tüm insanlık için geçerli çok önemli kavramlardır. Bu kavramları çocuklarımıza aşılamalıyız. Aynı zamanda sevginin; sahip çıkmak, korumak, hoş görmek, karşılıklı sevgi saygı ve anlayış içerisinde yaşamak olduğunu unutmamalıyız.