İPEKBÖCEĞİ OLMAK
İpekböceği,çok muazzam bir canlı.Eskiden yöremizde ona “bara-ma” da derlerdi. Tırtılın evcili desek daha doğru.
Aslı, Çinden dünyaya yayılmış deseler de ben pek inanmam, olsa olsa cennet Anadolu’muzdan Çin tarafına gitmiştir,derim.
Yüzyılımızın ortalarına doğru,ilçemiz ve köylerinde , Amasya’da yaygın bir şekilde üretilen ipekböceği, yukarıda da belirttiğim gibi, harika bir canlı olup dünyada saf ipeği sadece bu canlı üretmektedir. Nasıl mı ? Çok ilginç… Sadece ve sadece dut yaprağı yiyerek. Başka bir şey yemeden , su içmeden.45-50 günlük kısacık ömründe,insanların dokumacılıkta çok değer verdiği ipek yaparak tamamlar,hayatını.
Bilenler bilir,gençliğimizde ailece bir dönem de olsa böyle bir meş-guliyetin içinde bulunmuş , ilçemizde ipekböceği yetiştirip ülke ekonomisine birazcık katkıda bulunmuştuk..Aslına bakarsanız,çiftçilerimiz için de tarım fa-aliyetlerinin yoğun olmadığı ilkbahar mevsiminde iyi de gelir getiren bir meş- galedir, ipekböcekçiliği.
Dahası, hangi bakanlık yetkilileri ilgileniyorsa , halkımızı, çiftçimizi bu konuda eğitip teşvik etmeli. Çünkü ,tekstil ve halıcılık alanında ipekli doku-macılıkta kullanılan ham ipek bildiğim kadarıyla büyük paralar ödenerek baş-ta Çin olmak üzere yurt dışından ithal edilmektedir. Halbuki yurt dışına öde-nen bu paralar,kendi insanımıza teşvik amaçlı ödenmiş olsa hem paramız yabancıya gitmeyecek,hem de üretilen katma değer ile geri geri giden eko-nomimize bir nebze de olsa katkı sağlanmış olacaktır.
Hariçten gazel okumak derlerse alınmam, benim yaptığıma…
Hususiyetle de hemşerilerim ve diğer güzel insanlar tarafından okunuyor olmayı bilmenin verdiği zevki de, eğer bana “yazar” denilirse bu durumun “dayanılmaz hafifliği”ni yaşıyorum.
Acaba,yazdığım yazı kaç kişiyi ilgilendiriyor ? Sevgili hemşehri-lerim ve site okurları , ne yorumlar yazmışlar , bu konuda ve dolayısıyla fi-kirlerim hakkında ne düşünüyorlar ? gibi soruların cevapları hasretimizi de hafifletmiyor değil..
”Neyini özlüyorsun şu Taşova’nın” diye bir yazım vardı , bilirsiniz. Ben hep oradaki hislerle yaşamaya mecburum.
Burada yazmak da bir nev’i Taşova’yı sanal da olsa teneffüs et-me gayretimden başka bir şey değil, inanın… Buna ne derseniz deyin , açı-ğım.Tenkid ,insanı olgunlaştırır.Ekseriyetle de hoşuma gider.Dedim ya sanal da olsa bu bir dertleşme benim için.
Zaman zaman ottan böcekten de bahsetmeyi severim. Bu gün ki yazımda olduğu gibi.
İpekböceğinden bahsediyordum ya…Topu topuna 45-50 gün sü-ren kısacık hayatını, geleceğini düşünerek, yüzlerce yumurta bırakıp ölen i-pekböceği beni hep düşündürmüşdür. Görünen o ki tek derdi neslinin deva-mı, yani geleceği.Hayatını bu ilâhi kurguya göre yaşayan, uçmayı bile bece-remeyen bir kelebek.
Tabiattaki bütün mahlukat da hemen hemen aynı kurgu ile gelece-ğini düşünürken genelde milletimizin ve Taşovalılar’ın bir kelebek hassasi-yeti taşımamaları uzun uzun düşünülmesi gereken hazin bir durumdur diye düşünüyorum.
“İnsanlar vardır,sabahleyin doğarlar, akşamleyin ölürler.”
Günü kurtarmanın peşinde koşup debelenirken, yarını ve sonrasını heba etmeyi nasıl kabul edebiliriz ki…
Bol kazançlı,bol güneşli günler dileğiyle…..