İLÇEMİZİN YİTİP GİDEN MESLEKLERİ…

0
174
Naci Konyar
İlçemizde geleneğin son ustalarının hayatta olduğu, kaybolmaya yüz tutan ve kaybolan mesleklerin geçmişteki ustalarını gelecek nesillere tanıtmak, geleceğe yazılı bir miras bırakmak ve şehrin kültür tarihine hizmet adına sosyo-kültürel açıdan önem arz eden bazı meslek gruplarını ve 1960’lı yıllardan günümüze ustalarını hatırlayıp özlem ve rahmetle anmak istiyoruz.
Teknolojinin gelişmesi, ihtiyaçların değişmesi, üretimde olan değişiklikler, moda sosyal hayatımızda önemli yeri olan geleneksel bazı mesleklerin kaybolmasına ya da kaybolmaya yüz tutmasına neden olmuş, geçmişten günümüze birçok meslek hayatımızdan sessizce çıkıp gitmiştir.
Oluşan şartlar ve mesleklerin devamını sağlayan çırakların yetiştirilmemesi nedeniyle terzilik, kalaycılık demircilik, yorgancılık, kunduracılık, nalbantcılık, hancılık, arabacılık, süpürgecilik gibi meslekler yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuş ya da kaybolmuştur.
İlçemizde bahçeli tek katlı beyaz badanalı kerpiç evlerin olduğu 1960’lı yıllarda demircilerin, kalaycıların, terzilerin, bakırcıların, hancıların üstlerine güneş doğmadan besmeleyle açtıkları dükkanlarında helaliyle çalışıp kazanan, kazandıklarından bereket bulan, Yüce Yaratanın darda koymadığı, ‘Zenginlik istersen kanaat yeter’ inancıyla ticaret yapan ve yetiştirdiği çırakların ‘Meslekte adabı, edebi, saygıyı sevgiyi’ bize ustalarımız öğretti dediği kasabımızın esnaflarıydı onlar.
İlçemizin ilk demirci ustaları Ömer Özdemir, Osman Özdemir ve Çarşambalı Ahmet Usta’dır. Demircilik onlar için bir aile mesleği olduğundan Ömer Usta ve Osman Usta ile aile de başlayan bu meslek serüveni Dursun Özdemir ve Hüseyin Özdemir’le devam etmiş ilçemizde halen bu kadim meslek Selami Nalcı ile yaşamaya devam etmektedir.
Körüklü ocağın başında kor halindeki demirden işlevi olan aletler yapan, babadan oğula aktarılan bu mesleğin halk arasında bir kıymet ve saygınlığı vardı. Kızgın ateşin, kömür is ve dumanın karşısında kazanılan paranın en helal para olduğuna inanan halkımız hacca giderken kendi paralarını demircilerin paraları ile değiş tokuş yaparak hacca gittiklerini bir televizyon programında bir demirci ustasının anlattıklarından dinlemiştim.
El ile üretilen balta, kazma, satır, orak vs. gibi araç gereçlerin makine ile üretilmeye başlamasıyla birlikte demircilik mesleğini yapanlar azalmış gelişen teknoloji bu mesleği olumsuz etkilemiştir.
Eski dönemlerde insanların atlarla yapmış olduğu yolculuklarda konakladığı kervansaray otel gibi yerlere verilen ‘Han’ adı bizim ilçemizde motorlu taşıtların olmadığı o yıllarda köylülerin özellikle eşekleriyle geldiklerinde eşeklerini atlarını bıraktıkları ve ücret ödedikleri mekanlara verilen ad idi. Hanlar sahiplerinin adıyla söylenirdi; Hancı Ali’nin hanı, Nuh Aganın hanı, Veyis Aganın hanı, Bidevili Ömer’in hanı, Yasep Yüksel’in hanı, Gürcünün hanı. Zamanımızda binek hayvanlarının yerini otomobiller aldığı için hanları ve sahiplerini mazinin bir güzelliği olarak hatırlayacağız.
Bakırcılık-Kalaycılık ilçemizde kaybolan mesleklerden biridir. Bakır ve kalay birlikteliği türkülerimize kadar yansımıştır. ‘Bakır kaplar kalaylansın/Şu odada bir mum yansın/Uyuyan bahtım uyansın…
Ülkemizin her yöresinde ilgi gören bakırcılık, nesilden nesile aktarılan bir meslekti. Keser, tokmak, çekiç kullanarak bakıra şekil veren bakır ustaları tencere tepsi tava ibrik yapıyorlardı. Çocukluğumda bakırcılar sokağından kulağa hoş gelen o çekiç seslerini duymak için geçerdim. Bakır kaplar kalayla kaplandıktan sonra yemek kabı olarak kullanılırdı. Zamanımızda bakır kaplar, emaye çelik aliminyum teflon kaplara yerini bırakmış zamana ve teknolojiye yenik düştüğü ve de çırak yetişmediği için bu mesleği yapanlar azalmıştır.
İlçemizde bu meleğin ilk ustaları; Gafur Usta, Fehmi Karaismailoğlu, Yusuf Günaydın, Salih Kuşdil, Ali Rıza Günaydın, Kırkharman’lı Salim Usta, Hüseyin Günaydın, Saadettin Şahin Usta, Mustafa Gündoğdu, Mehmet Kuşdil, Mehmet Gündoğdu’dur. İlçemizde halen bu mesleği icra eden bakırcı Seyfettin Ulutaş ustadır. Bugün bakır eşyalar mutfak dolaplarından ziyade vitrinlerin süsü olarak evlerimizde yaşamaya devam etmektedirler.
İlçemizde sahipleriyle birlikte kaybolan mesleklerden biri de kunduracılardı. Eskiden kişiye özel el yapımı ayakkabı üreten o eski ustaların (Mehmet Çapa, Hamza Yıldız, Mehmet Tosun, ayakkabıcı Rıfat, Yan Memet, Süleyman Demirkan, Gülahmet Görgü’ yerini şimdilerde tamir işlerinden geçimini temin eden ayakkabı ustalarına bıraktı.
Yok olan bir başka meslek grubu da radyoculardı. Radyolu yıllarda Cemal Kemaloğlu, Seyfettin Akça, Abdullah Yılmaz, Hamza Caba, Bahattin Avcı, Ömer Caba, Namık Caba, Kenan Caba radyo tamirinde dükkanları olan ustalardı.
1960 lı yıllarda Yeşilırmak Mahallesi Bağdat Caddesi Veyis Aganın evinin küçük bir odasında Bülbül teyze tahta el tezgahında değişik renklerde kuşaklı kilim cicim yolluk dokurdu. Günümüzde otomatik tezgahların kullanımı ile bu eski zenaat sahipleriyle birlikte kayboldu gitti.
Nalbantlık; atların geçmişte ulaşımda tarımda kullanıldığı zamanlarda nalbantlık denen bir meslek vardı. Tırnak sağlığını koruyan nalların takma işlemini yapan nalbantlar otomobillerin yaygınlaşması ile bu meslek de mazide hatırlanan mesleklerden biri olarak ilçemizde Şaban Yıldırım adı ile anılacaktır.
Bir zamanların güzide mesleği terziler ve ustaları; Rasim Şenel, İzzet Akın, İbrahim Hırçın, Ömer Erkan, Nafiz Güler, Hüseyin Üstüntaş, Bekir-Hüseyin Şahin, Sedat-Nedret Alkız, Ziya Kiraz, Bedir Dizdar, Lütfü Özler, Nazım Güner, Ahmet Bahçıvan, Mansur Dinçer, Sebahattin Özden, Süleyman Albay, Enver Yiğit, Yahya Darıcı, Galip Ergin, Osman Koçak Süleyman Tunç isimleriyle anılan Terzi dükkanlarından günümüzde terziliğe heves eden çırakların kalmaması ayrıca makineleşme ve konfeksiyon bu sanatın sonunu getirmiş olduğundan ilçemizde bu sanat şimdilerde özel dikim müşterilerinden çok tamir üzerine mesleği devam ettiren Ahmet Bahçıvan Cengiz Kahriman ve Yusuf Onat ustaları tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Bir başka meslek At arabacılığı; Geçmişte yük taşımacılığı ve köylere olan yolculuklarda motorlu taşıtlardan önce ilçemizde bir meslek dalıydı. O yıllarda arabacı Besim Çetin, Nuri Gündüz, Recep Taş, Niyazi Uslucan, Hikmet Temiz ilçemizde at arabası ile geçimini temin eden esnaflarımızdandı.
Biz zamanlar Yeşilırmak Mahallesinde sepet imal eden vatandaşlarımızın büyük şehirlere göçmesi ve de günümüzde el ürünü sepetlerin yerini hazır plastik ürünlerin almaya başlaması ile sepetçilik mesleğinin sonunu getirmiştir. Rahmetle andığım sevgili arkadaşım Vehbi Soyal oturduğu sokağın adresini ‘Sele sepet sanayii sokak’ olarak belirtir latife yapardı.
Süpürgecilik; Rumeli’den gelen göçmenlerin, muhacirlerin geleneksel el sanatı olan süpürgecilik yakın yöremiz Niksar’da yapılmaya devam etmektedir. Taşova’da da organik muhacir sevgili Mithat Kara tarafından pazarlanmaktadır. Bir Rumeli mesleği olan süpürgecilik teknolojik gelişme ile yerini elektrikli süpürgelere bıraktı.
İlçemizde yitip giden meslekler sadece bu yazdıklarımızdan ibaret değil; dondurma ve limonata imal edip satanlar, Veyis Aganın ‘Yeni Hayat Gazozları’, camekanlı çantasıyla esans satıcısı Hacıabi, tütün üretimi yıllarında kırnap denilen ipi satan urgancılar Önallar, Kanbolatlar, Kurban Bayramı öncesi sokaklarda gördüğümüz bıçak bileyicileri, sonbaharda köşe başlarında kurulan kestane sobaları, kış günlerinde ilçe sokaklarında odun yüklü eşekleriyle odun satıcıları, patpat sesiyle odun kesen Salih Aykan’ın hızar arabası, simit satan çocuklar, her Perşembe pazarında Önder lokantası önünde sıra sıra dizili evine ekmek götürme derdinde olan ayakkabı boyacıları ve sandıkları, Ömer Caba’nın kışlık ve yazlık sinemaları, Hafız Abinin kiralık bisikletleri teknolojinin ve zamanın getirdiği değişimle geçim kapısı olmaktan ve hayatımızdan çekip gittiler.
Bir zamanlar herkesin imrendiği iş kurmayı düşündüğü, ömürlerini el emeği, göz nuru, alın teriyle kazanan ata mirası meslekleri ve ustalarını hatırladık, hatırlattık. Zamana ve teknolojiye direnen bu meslekler çıraklığa heves edenlerin azalması nedeni ile son demlerini yaşıyorlar. Mesleklerin son temsilcileri de yaşlı olmalarına rağmen sevdikleri mesleği, işlerine ve mesleklerine olan aşkları nedeni ile sevgi ve sabırla yürütüyorlar.
Bizler yani çocukluğunu altmışlı yıllarda yaşayan nesiller olarak geçmişi bu güne taşırken bugün tek tük kalan meslekleri ve ustalarını, bir kültürün zaman içinde nasıl sessizce silinip gittiğini söze ve yazıya döktük. İsimlerini zikrettiğimiz tüm ustalarımızın yaşayanlarına sağlık ve afiyetler, vefat edenlerine rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun.
İskender Pala; ‘Eğer sizin geçmişle ilgili bir sözünüz varsa bu demektir ki bir kültürü anlatıyorsunuz’ demişti.
Biz okuyucularımızda ilçemizin kültürünü paylaştık…

Yorum Ekle