Orhan POLAT
Her canlının birgün öleceğini hepimiz biliriz. İlçeler ve köyler nasıl ölür? diye sorabiliriz. 2010 yılında dünya tarihinde ilk kez kırsalda yaşayanların sayısı şehirlerde yaşayanların sayısından daha az oldu ve bu süreç böyle devam ediyor. Demek ki bazı ilçeler/köyler ölürken, bazı ilçeler/köyler büyüyor.
İlçeler ve köylerin ölmesi çocuklar ve gençlerin kalbinde başlar. Çocuklar ve gençler severlerse doğdukları yeri ve tebessümle hatırlarsa, ilçe ile köyle ilgili anılarını öldürmezler ilçelerini ve köylerini. İlçeleri ve köyleri öldürmemek için çocuk ve gençlerin kalplerine ilçe/köy sevgisini ekmeliyiz. İlçe ve köy sevgisinin yanında doğduğu yerde doymayı öğretmeliyiz. Geleneği yeni, güncel ve ileri tekniklerle birleştirmeliyiz. İnsan doyunca doğduğu yerde, sevip güzelleştirince ve mutluysa da neden göç etsin? Neden öldürsün ilçesini ve köyünü? Her sorun çıktığında gitmek kolay, böyle mi yapacağız her seferinde?
Sosyal yaşamı (birlikte olma) ve kollektif yaşamı (birlikte yapma) anlatan başarılı “imece hikayelerimizi” hatırlarsak ve inanırsak yapabiliriz. Hz. Ömer’in dediği gibi “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız”. “Köyün için, ilçen için sende birşey yap” gibi gönüllü çalışmalar başlatılmalıdır ve başarılı sosyal girişimcilik örnekleri gerçekleştirilmelidir. Un var, yağ var, şeker var, ocak var, insan var peki neden helva yok.