Ahmet Şimşek
Her insanın bir hikayesi vardır, eskiden eskiden diye yazılara başlarız hep. Zamanla bu gün ilerde eskiden diye başlayan bir yazıya konu olacağını unutmamak gerekir.
İnsanın arkasında bıraktığı güzel yaşamlar, gönüllere hitap etmeler, hoş sedalar bırakanların hikayesi tarihler boyunca söylenir, Allah indinde karıncayı bile incitmeyen Allah dostları vardır. Omzunda heybesi, sırtında torbası, elinde asası olması gerekmez dervişlerin. Ermek, derviş olmak öyle kolay değildir derler eskiler, Kırk yıl sırtında odun taşıyacaksın, pişeceksin, bir mürşidin kapısında köle olacaksın derlerdi. Şimdi asayı Musa gibi, asasını vurduğun yerden su fışkırtacaksın. Yani kırk yıl sırtında odun taşıyıp derviş olmayı beklemek yerine gönülleri kazanıp, günahsız çocuklara kırmızı bir tut yedirmek bile rabbimin rızasını kazanmak bu kadar kolaydır. Günümüzde bilemediğimiz kadar derviş vardır. Takım elbiseli, sıradan üzerindeki kıyafeti, giyimi, konuşması dervişçe olmasa da; sıradan derviş olduğunu bile bilmeyen Mühim olan hikayesine akıl erdirebilmek önemlidir, günümüz dervişlerinin.
Son dönemlerde insanların birbirinin ağzından, boğazından lokmayı alıp, midesine haram dolduranların çok olduğu bir dönemde (Ahir zamanda), Allah’ ın rızasının küçük kalpler de olduğunu bilenlere selam olsun.


