HASAN APAYDIN-İLAHİYATCI-PALEOĞRAFYA BİLİM UZMANI
İnsanoğlunun var olduğu günden beri sorulan soruların en kadimi hayata ve insana dair olanıdır. Yüzyıllardır filozoflar ve düşünebilen insanlar hayat nedir? Bu hayatın amacı nedir? Niçin bu dünyaya gönderildik? Nereden geldik nereye gidiyoruz? Madem ölecektik neden yaratıldık? İnsan nedir, insan kimdir? İnsanın yaratılış ve varoluş amacı nedir? gibi bir sürü soru sorulmuş ve herkes kendine göre birtakım cevaplar vermiştir. Ama hala insanların çoğu bu soruların cevaplarını ya düşünmemiş ya da bulamamıştır.
İnsanların büyük bir kısmı bu soruları sorma ihtiyacı bile duymamışlardır. Hayatın amacının diğer canlılar gibi yeme, içme, cinsellik gibi olduğunu zannederek yaşamaya devam etmişlerdir. Dünyada misafir olduklarını unutarak şahit olmak yerine sahip olmaya çalışmışlardır ama hiç kimse de bunu başaramamıştır. Şunu unutmayalım ki bu dünyaya biz gelmedik. Gönderildik. Anne ve babamız sadece sebep oldular. Bu dünyaya gönderiliş amacımız sahip olmak değil şahit olmaktır. Hayat çok kısa istesek de sahip olamayız. O zaman bize düşen görev yüce yaratıcının icraatlarının ve sanatının şahitliğini yapmaktır. Şahitlik görevini başarabilen insanlar hayatın tadını çıkarmış ve olaylara olumlu bakmışlar ve her şeyde bir hayır aramışlardır. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın dediği gibi:
Deme niçin şu şöyle
Yerincedir o öyle
Bak sonunu seyreyle
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
deyip hayatın getirdiği olayları sırtlarına yüklenmekten kurtulup yaşamaya çalışmışlardır. Siz bu hayata nasıl bakıyorsunuz, yukarıdaki soruların cevabını hiç düşündünüz mü? Eğer hayatın anlamını hiç sorgulamadıysanız diğer canlılardan farkınız olup olmadığınızı düşünün. Şimdi sıra sizde hadi bakalım.
Not: Fotoğraftaki kitap Hazreti Osman efendimiz döneminde yazılan ilk Kur’an-ı kerimdir.