Geydoğan köyünde öğretmenlik yaptığım yıllarda ara sıra tekkeyi ziyaret eder, önünde duran taşı dikkatle okurdum. O taşta yazılı satırlar bir yanıyla hüzün, bir yanıyla da şaşkınlık verirdi bana. Çünkü şehit Ramazan ve Doğanbey’den arkadaşı için dikilmiş bu taşta tarihler şöyle yazıyordu:
“Rumi 126, Miladi 711.”
Oysa tarih bilen herkes için bu rakamların doğru olmadığı açıktır. Rumi takvim 13. yüzyılda yoktu; Miladi 711 yılı ise İslamiyet’in Anadolu’ya yeni yeni temas ettiği, böyle bir şehitliğin bulunmasının imkânsız olduğu bir dönemdir.
Ben o yıllarda defalarca Tarih ve Kültür Müdürlüğü’ne giderek bu yanlışlığın düzeltilmesini istedim. Çünkü şehitlerin hatırasına yanlış tarih yakışmazdı. Bugün yazar Enver Seyhan’ın paylaşımı ile bu mesele yeniden aklıma geldi. Doğru olan, bu taşta Hicri 1126 tarihinin yazılmasıdır. Bu da Miladi 1714 yılına denk gelir. Yani Geydoğan Tekkesinde yatan şehit Ramazan ve Doğanbey’den arkadaşı, 18. yüzyıl başlarında başlarını bu topraklarda vermişlerdir.
Bugün duyduğuma göre, türbenin yanına yeni bir türbe yapılmış. Bu elbette sevindirici bir gelişme, emeği geçenlere teşekkür etmek gerekir. Ancak çevre düzenlemesi de yapılmadan, eski türbe onarılmadan bu mekânın tam anlamıyla ihya edildiğini söylemek mümkün değildir.
Şehitlerimizin aziz hatırasına yakışan, yalnızca yeni türbe yapmak değil; aynı zamanda eski türbenin de bakımını yapmak, çevresini düzenlemek ve bu mekânı gelecek nesillere onurlu bir şekilde bırakmaktır.
Bu topraklarda canlarını verenlerin ruhuna saygının en büyük göstergesi, hem tarihî yanlışlıkları düzeltmek, hem de mekânlarını bakımlı hâle getirmektir.