FOTOĞRAFA GELİNCE…

0
2
Taşova’ya gidince en az bir hatıra ile dönüyorum İstanbul’a.
Eve girdiğimde, çantamı boşalttığımda, derhal selam veriyor bana.
Üyesi olduğum “Köyden Sözcükler” kümesinde “derhal” kelimesi yerine bir sözcük yazdılar ama işte…
Aklımda kalmadı.
Yahya Kemal gibi adına şiirler yazdığım İstanbul’a sığamaz oldum; yaşım ilerledi, bildiğim tek sebep bu.
Taşova’ya ayak bastığımda, bir yere oturmak ve etrafı seyretmek, dalmak ve kendimle geçmişe doğru yola çıkmak, yavaş yavaş yürümek geçer içimden…
Uzunca düşünmek…
On yaşımdan altmış yaşıma değin, geçen zaman içinden düşüne düşüne geçmek…
Taşova’dan ayrıldığımda yaşım on dokuzdu.
İş Bankası düne kadar ayrıldığım zamanki yerindeydi. Belediyenin altında, çeňede.
Dene pazarının ortasında kocaman bir bina vardı. Rahmetlik Nihat Yıldırım inşa ettirmişti. Sonraki yıllarda yıktılar ve dene pazarını eski haline getirdiler.
Terminal eski haliyle ve yeni haliyle aynı yerinde bekliyor; gidene “güle güle” ve gelene “hoş geldin” diyor.
Terminalin ardında meddah Seyfi emminin lastikçi dükkanına sıkça uğrardım.
İstanbul’a yola çıkmadan önce arabanın lastiklerine bakardı ve birkaç mani ile birlikte beni yola koyardı.
Benim okuduğum okulu yıkmışlar.
Şenel Kundura caminin giriş kapısının yanında o günlerden beri faaliyette. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa.
Taşova Eczanesi bildim bileli aynı yerde, aynı dükkanda. Naci Konyar’a selam olsun.
Çocukluğumda Merkez Eczanesi vardı; galiba eczanenin olduğu caddenin adı zamanın Tokat Valisi İzzettin Çağpar’ın soyadını taşıyor.
“Çağpar Caddesi.”
Oldum olası şehirlerin, yerleşim birimlerinin bir tarihi ve bir mazisi ve bir hafızası olsun isterim.
Caddelerin, sokakların, evlerin, mekânların, okulların adı aynı kalsın isterim.
Değişmesin.
Ağaçların ömrü uzun olsun isterim; mesela beş yüz sene gibi.
Bu nedenle parklara, avlulara, cadde başlarına Kavlağan, Davun, Zeytin ve Sakızlık gibi ağaçların dikilmesini tercih ederim.
Çünkü bu ağaçlar saf Anadolu’ya özgüdür.
Facebook “dikme” fiilini algılamada zorlandı. Hep zorlanıyor. Bazı bölgelerde “ağaç dikme” yerine “ekme” fiili kullanılıyor; ondan olacak besbelli.
Madem başlık fotoğraf; dört fotoğrafçı biliyorum Taşova’da.
Ali Erdem
Osman Bahar
Yamen Güngör
Adem Önder
Bu günlük kafi!
İlave fotoğraftaki birkaç öğretmeni çok yakın tanırım. Dersime girdiler. Sol başta öykü yazarı da olan Recep Seyhan ise, dedemin ağasının torunudur. 28.10.2023 tarihinde bu yalancı dünyaya veda etti; Oba köyü sinliğine gömüldü.
Fotoğraf tarihine gelince:
Galiba okuldan ayrıldıktan sonra herhangi bir yıl içinde bir buluşma günü belirlemişler ve bu fotoğrafı çekinerek de o günün milat olmasını istemişler.
Kim bilir?
Enver Seyhan
22 Aralık 2025

Yorum Ekle