Amasya İtimat

EYALET-İ RÛM (15 ve 16’ncı Asır) Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri

0
480
Enver Seyhan
Elbette son iki bin yıl içinde üç kıtada hükümran olan, mülkünde ve emrinde bulunan topraklara hükmeden ve yöneten bir milletin evladı olarak geçmişin izlerini takip etmemek, geçmişe alâka duymamak çok ama çok fazla acemiliktir. “Acemiliktir” dedim; yerine kullanacağım birçok kelime var, ancak gerek duymadım.
Araştırma alanımı Sonusa, Erek, Karakuş ve Karayaka bölgeleri olarak belirlesem de sosyal tarih ve iktisadi tarih öyle bir şeydir ki birbirine bağlıdır; seni içine çeker alır.
İlim ve bilim insanlarının izlerini ve sözlerini takip ederim. Bilimden ve ilimden asla ve kat’a şaşmam. Yaşamış aramış taramış incelemiş derlemiş toplamış tespit etmiş yazmış ve takip eden kuşaklara büyük emeklerle hazırladığı kitapları ve makaleleri emanet bırakmış Tayyip Gökbilgin hocaya rahmet dileyerek bugünkü yazıma başlamak istiyorum.
Ben yazmayacağım. O konuşacak ve ben not alacağım. O ne diyorsa, ne konuşuyorsa onun dilinden olmak üzere konuyu izaha çalışacağım.
Konu belli : Vilayet-i Rûm.
“Özetle diyor ki” ifadesiyle konuya başlayayım:
Rûm kelimesi memleket ve bölge anlamında Roma İmparatorluğu egemenlik sahasında bulunan Anadolu veya dahilinde daha küçük bir bölgeyi ifade ediyordu. On Dördüncü asır sonlarından itibaren Memleket-i Rûm münhasıran Sivas, Amasya ve Tokat dolaylarını
işaret ve tayin etmekte idi. Mesela Neşri, Kadı Burhanettin’den bahsederken; “Sivas’ta bir sûretle emir olub Rûm’u bilkülliye kabza-i tasarrufunda kılmıştı.” demektedir. Yine Yıldırım Bayezid’in bu havaliyi zaptetmesine binaen de diyor ki: “Muhassal hünkar, Sivas ve Amasya’yı ve Tokat’ı fethedip bilkülliye mecmu-u Rûm’u taht-ı hükümete getirdi.”
Bölgede ahalinin, ören yerlerinden ve harabelerden “Rumluk” diye söz etmeleri bize eski sakinler hakkında fikir vermektedir. Bölge tarihimizde, Küçük Eyalet-i Rûm olarak tanımlanmıştır. Osmanlı kuruluş safhasında, Sancak teşkilatının üstünde, askeri teşkilat olarak Rumeli ve Anadolu Eyaletlerini kurmuştu. Takiben Eretna ve Kadı Burhanettin devirlerinin sona ermesiyle bölgede Rûmuye-i Suğra Eyaleti teşkil edildi.
Amasya’ya dair:
(On beşinci asır)
“Ancak bu asrın birinci yarısından başlayarak bir Şehzade Sancağı şeklinde mümtaz bir vaziyet alan Amasya, Rûm Vilayetinin merkezi mesabesindedir ve Rûm Beylerbeyi burada oturmaktadır.”
Aşık Paşazade, 2’nci Murat devrinde Amasya’da Rûm Beylerbeyi Hızır Ağa’dan bahsetmektedir. Fatih Sultan Mehmet’in evlenmesi dolayısıyla Dulkadiroğlu Süleyman Bey’e dünür giden kişi Amasya’da ikamet etmekte olan Rûm Beylerbeyi Hızır Ağa’dır. Bu vesileyle Amasya eşrafının hatunlarını Maraş’a götürmüştür. (Kroniklerde Rûm âyânları olarak geçer.)
Bu hususu göz önüne alarak diyebilirim ki: Amasya ile Maraş arasında bu sebeple yakınlık ve akrabalık kurulmuştur. Takip ettiğim kültür benzerliği ve birliği belki de buradan gelmektedir. Mesela Andıran köyü halkının veya birkaç kabilenin Maraş’tan geldikleri yönündeki rivayetleri bu olayla birlikte değerlendirmek lazım gelir.
Rûm Eyaletine 2. Murat devrinde, Çorum, Canik ve Karahisar eklenmiştir. 16’ncı yüzyılda Rûm Eyaleti Çorum ve Bozok hariç; Sivas Sancağı, Sonusa – Niksar Sancağı, Amasya Sancağı, Canik ve Karahisar-ı Hasan Dıraz sancaklarından oluşmaktadır. Burada Tokat bir kaza olarak Sivas Sancağı dahilinde yer almaktadır. Bu haliyle Eyaletin adına Vilayet-i Rûm derler.
Bu taksimat 15. asır taksimatıdır.
Bu BEŞ SANCAKTA 28 Kadılık bölgesi bulunmaktadır.
Eyalet-i Rûm, Fatih devrinde daha sonra, Safaviler ve Memlûklerden savaşlarla alınan yerlerle, Trabzon’un da fethedilmesiyle ON Livadan mürekkep bir Eyalet halini almıştır. Trabzo, Fatih devrinde Osmanlı topraklarına katıldığı halde müstakil ve bağımsız bir Sancak halinde idare ediliyordu. Tahrir defterlerinde adı geçmektedir. Sonra buralar da Eyalete katıldı ve bu sonraki mülkün adı Vilayet-i Rûm-ı Hadis olarak kayıtlarda yerini almış oldu.
Muahhar Sancaklar:
SEKİZ KADILIK halinde ve şöyledir.
-Kemah.
-Üç kazadan ibaret Bayburt.
-Üç kazadan ibaret Gerger.
-Kâhta ile birlikte Malatya.
-İki Kadılık mıntıkası Divriği ve Darende.
Burada Darende ve Divriği hariç tutuluyor gibi.
926 tarihli diye geçiyor. Miladi yıla tebdil edersem onu da yazarım.
Mücmel-i Mahsulat-ı Reayay-ı Rûm tahririnde diyor ki:
“Hadd-i zatında, birer Sancak itibar olunan Karahisar-ı Şarki, Sonusa ve Niksar gibi yerlere de idari ve mâli bakımdan birinci derece bir ünite vasfı tanınmıştır.”
Dikkatimi çeken, Sonusa Sancağı’nın 15. asırda Eyalet dahilinde eşdeğer şehirlerle yarıştığı veya onlarla aynı derecede itibar olunduğudur. Bu durum bölge tarihi açısından önemlidir.
Tahrir emini Mehmet bin İbrahim’e göre, Eyaletin belli başlı On Bir Kazası Şunlardır:
Sivas, Tokat, Zile, Sonisa, Niksar, Turhal, Karahisar-ı Şarki, Koyluhisar, Bayramlı (Ordu ve civarı), Artukâbâd, Kırşehri.
Amasya müstakil bir sancak ve Şehzade Sancağı olarak ayrı tutulmuştur.
ES
2024
Prof. Dr. Tayyip Gökbilgin
1907 – 1981
Ordu’da doğdu. Ailesi Çarşamba’da Hocazadeler namıyla bilinir. 1977’de emekli oldu. 1981’de vefat etti.

Yorum Ekle