Bu devlet, bu millet 25 yıldır terörle mücadele ediyor. 30 bin insanını kaybetti. Murat almamış yavrularını toprağa verdi vermeye devam ediyor. Bu fakir millet 25 yılda 400 milyar dolar harcadı teröre. Yaşanan bunca acıya rağmen bu ülkenin yazanı, çizeni, sade vatandaşı Kürt kökenli vatandaşlarımızı PKK’dan hep ayrı düşündü ayrı tuttu.
90’lı yılların başında, acaba bu gün ne olacak kuşkusuyla tedirgin olduğumuz o günlerde rahmetle anıyoruz Kabaklı hocamız gazete köşesinden ‘Ey Kürt Uyan’ yazısıyla hislerimize tercüman olmuştu.
Ben bu ülkenin şerefli ve hür vatandaşıyım. Burada kimin adına Kürt, kimine Laz, kimine Abaza, kimine Boşnak derlermiş. Ama hepimiz Türk’üz. Bir birimize kız alır veririz. Bu ülkenin camisini, çarşısını, sayfiyesini, otelini paylaşırız. Omuz omuza saf yapıp namaz kılarız. O halde kimi kimden ayırıyorsunuz diye sorun’ diyor Kürt kökenli vatandaşlarımıza…
Şimdi biz de Ferhat Erdin kardeşimizi, şehidimizi toprağa verdiğimiz 17 ekim 2008 günü şehzadeler şehri Amasya’mızdan Kürt kökenli kardeşlerimize soruyoruz:
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde okumanız engelleniyor mu? Siyasi haklarınızı kullanamıyor musunuz? Millet vekili olamıyor musunuz? Gidemediğiniz bir yurt köşesi var mıdır? İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin bizlerin olduğu kadar sizlerin de değil midir. Hangi hastane kapısından geri çevrildiniz. Dil diyordunuz, onu da özgürce konuşabiliyor, dil kursları açabiliyorsunuz, Kürtçe türkü söyleye biliyorsunuz. Bizler adlarını saymakta güçlük çekecek kadar çoğunlukta Kürt kökenli sanatçılarımızı severek yıllardır zevkle izliyor, dinliyoruz.
Hepimizin gururla söylediği ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü etnik kökeni ifade eden bir söz değildir. Burada hep beraber kendimizi Türk hissetmenin ayrıcalığı, kıvancı ifade edilmektedir. Yani milliyetin etnik kökenin üstünde manevi bir değer olduğu anlatılmaktadır.
Biz kurtuluş savaşını Kürt-Türk beraber yapıp, ulusal sınırlarımızı beraber çizen bir milletin çocukları değil miyiz? Açılışını Cumhurbaşkanımızın yaptığı Frankfurt kitap fuarına asılan o haritada Türkiye Cumhuriyeti’nin şehit kanları ile kazanılmış şehirlerini sözde bir ülke sınırları içerisinde gösterenler bu cesareti nereden alıyorlar.
Bu ülkenin haritasını değişik çizmeye yeltenenler bu ülkede sadece Kürtlerin yaşadığını mı sanıyorlar. Bu ülkede sadece Kürtler mi yaşıyor. Yarın Lazlar, öbür gün Çerkezler, Abazalar, Gürcüler biz de Kürtler gibi hak istiyoruz derlerse bu devletin hali nice olur.
Bin yıllık bir kaderi paylaştığımız Kürt kardeşlerimize sormaya devam ediyoruz. Kardeşlerinizden ne kötülük gördünüz. Yunan, Alman, İtalyan, Belçikalı bizden daha mı yakın sizlere
Geri kalmışlıktan, fakirlikten, ezilmişlikten şikayet ediyorsunuz. Gelin bizim dağ köylerimizi görün, ülkenin değişik yörelerindeki fakir köyleri görün. Orada yaşayanlarda bizim insanımız.
Vatanımızın bu aziz köşesinin masum insanlarının yüz yıllardır Güneydoğuda emelleri olan dış güçlerin ve eli kanlı PKK örgütünün oyununa gelmemelerini ve oynanan oyunun artık farkına varmalarını istiyoruz.
Bu millet Kürtleri bu güne kadar devletine bağlı mert insanlar olarak tanıdı. Bir koca imparatorluktan küçüle, küçüle yurt edindiğimiz bu son toprak parçası güzel vatanımızda yaşanılan bu acılardan artık bir ders çıkaralım.
Demokrasi kuralları ve kardeşlik duyguları ile bizim halledemeyeceğimiz, çözemeyeceğimiz meselemiz olmaz.
Bu vatanın kurtuluşunda, bayrağımızın kırmızısında Kürt kökenli kardeşlerimizin atalarının da kanı var unutmayın.
EY KÜRT KARDEŞLERİMİZ UYANIN ARTIK, kendinize gelin. İstiklal şairimiz Mehmet Akif’e kulak veriniz
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez
Bu duyguların ülke coğrafyasında yaşayan her yurttaşımızın zihninden ve gönlünden geçirdiği duygular olduğunu biliyoruz.
Bu vatanda yaşayan her yurttaşımızın acı ve üzüntü duyduğu, çaresizliğini yaşadığı bir an önce şifa bulmasını dilediği kanayan yarası terör olaylarının bir an önce bitmesini diliyoruz.
Kürt kardeşlerimize uyanın diyor onları birliğin, dirliğin içinde görmek istiyoruz.