EĞRİ CETVELLE DOĞRU ÇİZGİ ÇİZİLEMEZ -1

0
207

HASAN APAYDIN-EĞİTİMCİ

Eğitim ve öğretim üzerine binlerce yazı yazılmış ve konuşulmuştur. Milli gelirin en büyük kısmı eğitim ve öğretim faaliyetleri için ayrılmaktadır. Ülkemizde bir milyondan fazla öğretmen görev yapmakta ve çok miktarda eğitim fakültesi bulunmaktadır.

 

Fakat toplum olarak geldiğimiz noktadan hiç kimse memnun değildir. Bu istenmeyen durumdan nasıl kurtulabiliriz sorusu sorulduğu zaman ortak cevap olarak eğitim gösterilmektedir. Bu kadar kaynak ve emek acaba neden bizleri iyi hedefe ulaştırmamaktadır. Anladığım kadarıyla bu başarısızlıkta hem devlet, hem de millet olarak hepimizin eksikleri bulunmaktadır. Eğer doğru çizgi çizmek istiyorsak öncelikle cetvelimizin doğru olması lazımdır. Eğer cetvelimiz doğru değilse ne kadar uğraşırsak uğraşalım doğru çizgi çizemeyiz. Hastayı doğru tedavi edebilmek için öncelikle doğru teşhis koymalıyız. Bu başarısızlığın mutlaka pek çok sebebi vardır. Burada mucizevi öneriler getirecek değilim ama kendimce düşündüğüm bazı fikirlerimi yazacağım.

 

Bunlar bilinmeyen şeyler değil ama olsun bir kere de ben söyleyeceğim. Öncelikle evrensel bir eğitim ve öğretim modeli yerine yerel bir model seçildiğini düşünüyorum. Batının kötü olan şeylerini hemen alıyoruz ama iyi olan şeylerini almakta isteksiz görünüyoruz. Müfredatta problemler mutlaka var. Mesela bütün liselerde bazı derslerde tek tip kitaplar okutuluyor. Başarı sıralamasında ilk yüzde birlik dilime giren öğrencilerin okuduğu okullarda okutulan fen bilimleri kitapları ile başarı sıralamasında en sonda olan okullardaki fen bilimleri kitapları aynı olabiliyor. Aynı zamanda bu okullardaki ders saati sayısı da eşit değildir. Bu olay büyük bir çıkmazı beraberinde getiriyor. Yine bazı okullarda günlük on saat ders konulmak suretiyle öğrenciler bilgi bombardımanına tutulmaya çalışılırken tam tersi bir sonuçta ortaya çıkabiliyor. Öncelikle öğrencilerin ve okulların keyfiyeti göz önüne alınarak her okul çeşidinin ihtiyacına uygun müfredat ve ders kitapları hazırlanmalıdır. Öğrencilere gerekli-gereksiz her şeyi öğretmeye çalışmak yerine daha çok branşına uygun ve hayatta işine yarayabilecek bilgiler verilmelidir.

 

İşin öğretmen tarafına gelince problem daha da büyümektedir. Memur kafalı öğretmenlerle belki biraz öğretim olabilir ama eğitim olmaz. Arzu ettiğimiz milli ve manevi değerlere bağlı, vatanını ve milletini seven bir nesil yetiştirmek istiyorsak memur kafalı öğretmenlere değil de işine adanmış öğretmenlere ihtiyacımız vardır. Her isteyen değil de; bilgisiyle, kıyafetiyle, konuşmasıyla, davranışlarıyla ve her şeyiyle öğrencilere iyi örnek olabilecek liyakatlı kimseler seçilip maddi ve manevi tatminleri sağlanıp görevlendirilmelidir. Bütün bu aşamaları geçen öğretmenlere güvenilmeli ve özgür ve bir ortamda ders vermeleri sağlanarak güçlendirilmelidir.

 

Şu anda sınıfta öğretmen değil öğrenci güçlü durumdadır. En ufak bir olayda öğretmen şikayet edilip zor durumda bırakılmaktadır. Haksız yere suçlanan idealist öğretmenlerimizin bir kısmı evde çoluk-çocuk var diyerek ideallerinden uzaklaşmakta ve sıradan bir öğretmen haline gelmektedirler. Öğrencilerimiz ve velilerimiz tabi ki önemli ve değerli ama eğitim ve öğretimde öğretmenlere köstek değil de destek olmaları sağlanmalıdır. Yani öğretmen ona verilecek yetkilerle güçlü olmalı ve kendini güvende hissetmelidir. Devletimiz ve milletimiz öğretmene inanmalı ve güvenmelidir. Yanlış bir iş yapan öğretmen olursa tabi ki hesabı sorulmalıdır. İnşallah devam ederiz.

Yorum Ekle