2009 yılı Mart ayında yapılacak yerel yönetimleri belirleme seçimleri Ak Parti ve Türkiye için kırılma noktası olabilir.
22 Temmuz 2007 yılında yapılan genel seçimlerde Ak Parti’nin doğu ve güneydoğu illerinin bir çoğunda Demokratik Toplum Parti’sinden daha fazla oy alması devletin lehine oluşan sonuçtu.
Doğu ve güneydoğu illerinde yaşayan Kürt vatandaşların 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Ak Parti’ye yüksek oranda oy vermeleri, Ak Parti’nin oylarını % 47’ye yükseltmiştir.
Alınan bu sonuçtan D.T.P’nin rahatsızlığını Ahmet Türk ifade etmiştir.
Gelinen süreçte gelişen terörün artık siviller üzerinde yönlendirici olduğu Başbakanın son Diyarbakır gezisinde görülmüştür.
Terörün başlangıcından bu güne kadar ülkemizin başını ağrıtan, mal ve can kaybına neden olan sorunun adı henüz konulamamıştır.
Sorunun nedenlerini ve adını belirlemek için 1923 Cumhuriyetin ilanından sonraki siyasi ve sosyal değişim politikalarını ve uygulamalarını incelemek gerekmektedir.
Hedeflenen ulus temelinde oluşturulan üniter devlet temelindeki uygulamaların statüko haline getirilmesi var olan sosyal değerleri ve etnik ve dinsel farklılıkları yok saymıştır.
Siyasilerin, askerlerin ve akademisyenlerin sorunun adını koymada ve çözümüne dair politikalar üretememeleri nedeni ulusal temelde varolan statükodur.
Toplumun sosyal yaşantılarında inançları ve kendilerini tanımlamaları anayasal ve yasal kavramlara sığmamaktadır.
Anayasada ifadesini bulan ”laik demokratik,sosyal hukuk devleti” ve ”Türkiye de yaşayan herkes Türk’tür” kavramları sosyal yaşamda ne kadar karşılığını bulabildiği tartışılmaktadır..
Sosyal ve siyasal yaşamımızda P.K.K’nın başlattığı etnik kökenli terör sonucunda kendilerini Kürt olarak tanımlayıp, etnik Kürt milliyetçiliği zemininde politika yapan siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri vardır.
Devlet bölgedeki sorunun nedenini ekonomik bakımından geri bırakılmışlık olarak görürken, sorun gelinen süreçte P.K.K ve sivil ayağı D.T.P ve öteki sivil örgütlerce kimlik sorunu olarak görülmektedir.
Hükümet partisi klasik sağ partidir. Başbakan artan terör olayları ve geliştirilmeye çalışılan toplumsal sivil itaatsizliğin protesto ve boykot olgusuna karşı, statükocu anlayışın yanı sıra, dinin kardeşlik anlayışına vurgu yaparak ateşi düşürmeye çalışmaktadır.
Türkiye 2009 yerel yönetimler seçimlerine böylesine anlayış ve bakış açısıyla giderken, seçim sonuçları Türkiye için kırılma noktası olacaktır.
D.T.P’nin etkili ve rakipsiz olarak kendisinin olduğu iddiasında bulunduğu il ve ilçelerde rakip olarak siyasi partilerden sadece Ak Parti vardır.
2009 seçimlerinde bölgede Ak Parti ve Demokratik Toplum partisi yarışacaktır. Ak Parti statükoyu temsil ederken D.T.P etnik temeldeki politikalarıyla statükonun karşısında olacaktır. Statükonun öngörüleri ve dayatmalarının ötesinde değişim talep etmektedir.
Eğer bölgede D.T.P seçimde il ve ilçelerin belediye başkanlıklarını alırsa asıl sorun o zaman başlayacaktır.
Nitel olarak sorun farklı bir boyut alacaktır. Böyle bir değişim D.T.P’li yöneticileri alternatifsiz kılarken devletin bölgedeki etkisini azaltacaktır.
D.T.P’nin kaybetmesi P.K.K’nın etkili terör uygulama olgusunu yavaşlatacaktır.
Bu yönetim bazındaki siyasal bölünmüşlük sosyal yaşamda da belirginleşecektir.
Devletle D.T.P’nin belediyeleri arasındaki en somut bağ, şehir nüfuslarına göre bütçeden verilen parasal kaynak olacaktır.
D.T.P ve P.K.K’nın amacı günlük yaşamda halkı terör etkisi altında tutarak belirleyiciliğini göstermek ve pekiştirmektir.
Yaşanabilecek bu olumsuzlukları önlemede Ak Parti’lilerin statükonun anlayış ve uygulamalarına karşı, kendilerinin de onlardan biri olduğu, aynı dinin aynı kültürün ve yaşanılan aynı tarihin ortak mirasçıları söylemleri ve yapılan sosyal içerikli yardımlar seçim sonuçlarını ne kadar tayin eder bilinmez ama, P.K.K’nın baskı ve tehditleri etkili olacağının işaretleri de görünmüyor değil.
Hükümet olabilecek bu yeni nitel değişimlere hazırlıklı olmalıdır.
Demokrasinin daha fazla uygulanması ve ekonomik olanakların bölge insanına ulaştırılmasına yönelik planlamalar ve uygulamalar hemen başlatılmalıdır.
Şu realite unutulmamalıdır. P.K.K ve D.T.P’nin bölge halkı için ekonomik iyileştirmelerin dışında siyasal, kültürel talepleri vardır.Taleplerin devletin yönetimini üstlenen hükümetin verebileceğinden daha fazla olduğu son siyasi gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Hükümet bu talepleri karşılayacak siyasi güce sahip değildir.
Teemmüller, askeri, sivil bürokrasi ve anayasa ve yasalar buna engeldir. Anayasa da ifadesini bulan devletin üniter yapısı gereği talepler tartışılamaz ve kabul edilemez içeriklidir.
Dileyelim bölgede yapılacak seçimlerden Ak Parti galip çıksın.