Ben otomotiv lastik ve akü sektöründe yıllardır bölge bayiliği yapan bir esnafım. Bu işin tozunu, yağını, aküsünü, ustasını yakından bilirim. Yolda kalanı ayağa kaldırmak için günün her saatinde müşteriye koşarken başka bir gerçeği de gözlerimle görüyorum: çalıştıracak eleman bulamıyoruz.
Eskiden dükkânımıza çırak gelir, ustanın yanında pişer, kalfa olur, sonra kendi işini kurardı. Bugünse gençler çıraklığa burun kıvırıyor. Elleri yağlanmasın, tulum giymesin istiyorlar. Aileler çocuklarını “okuyup masa başına otursun” diye büyütüyor. Ama masa başı yok! Üniversiteyi bitiren gencin ya kapısına işsizlik dikiliyor ya da aldığı işte asgari ücretten biraz fazla kazanmak tesellisi oluyor. Çaresiz kalınca gelip bana çıraklık işi soruyorlar.
Bugün gözümde altından değerli olan şey, iyi yetişmiş bir usta bulmaktır. Çünkü ustayı bulmak artık çölde su bulmak kadar zor. Sanayi sitesinde tornacı, elektrikçi, lastikçi arasanız yok denecek kadar az. Olanların kıymeti ise kat kat artıyor. Maaşları üniversite mezunlarının önüne geçti. Mezun genç ise “yeter ki iş olsun” diyerek daha düşük ücrete razı hale geliyor.
Veriler de bunu doğruluyor. 2024’te üniversite mezunlarının işsizlik oranı yüzde 9,2’ye çıktı. Genel işsizlik oranı ise yüzde 8,8. Yani üniversite bitirenin işsiz kalma ihtimali okumayanlardan bile yüksek. Lisans mezunlarının istihdam oranı yüzde 75, yani her dört mezundan biri işsiz ya da kayıt dışı. Buna karşılık mesleki eğitim merkezlerindeki çırak ve kalfa sayısı son yıllarda 159 binden 1,4 milyona çıktı. Kağıt üzerinde öğrenci sayısı artsa da işin mutfağında hâlâ “usta lazım” çığlığı duyuluyor.
Lastik ve akü işi şakaya gelmez. Yolda kalanın aküsünü değiştirmek, kamyonun ağır lastiğini söküp takmak hem bilek gücü hem bilgi ister. Okulda öğrenilen teori yetmez; ustanın elinde pişmek, yılların pratiğini kazanmak gerekir. O yüzden ustaların maaşları artarken üniversite mezunu gençler ustaların yanında çıraklıktan başlamak zorunda kalıyor.
Eğer bu gidiş sürerse, önümüzdeki on yıl içinde üniversite mezunlarının okumayan gençlerden daha düşük maaş aldığı günleri yaşayacağız. Aslında bu günler şimdiden başladı bile. Çünkü ülke üretim yerine tüketime, sanayi yerine vitrine, mesleki eğitim yerine diplomaya yatırım yapıyor. Gençlere verilen diploma, çoğu zaman işsizliğin belgesi haline geliyor.
Ben lastik ve akü bayisi olarak yolda kalanı ayağa kaldırmaya alışığım. Ama bugün asıl yolda kalan gençliğimizdir. Onları ayağa kaldırmanın yolu, üretimi yeniden değerli kılmaktan, ustalığı hak ettiği yere koymaktan ve üniversiteyi işsizliğe değil üretime açılan bir kapı haline getirmekten geçiyor.
Bugün geldiğimiz noktada diploma, emeğin karşısında eğilmek zorunda kalıyor. Çünkü gerçek değeri yaratan, kâğıttaki unvan değil, işin başındaki alın teri. Eğer üretim yeniden kıymet bulmazsa, üniversite mezunlarının çıraklara özenmek zorunda kaldığı günler kapımızdadır. Ve işte o gün, diplomasızın önünde eğilen diploma gerçeğiyle hepimiz yüzleşeceğiz
İsmail Erdal
Eylül 2025 – Muğla