HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI
Hemen cevap vereyim; dinsizde olamıyoruz ama dinimizi ciddiye de almıyoruz. Biz dine uymak yerine dini kendimize uydurmaya çalışıyoruz. Yeryüzünde Kur’an-ı Kerim kadar okunan başka bir kitap yoktur. Ama aynı zamanda onun kadar anlaşılmayan kitapta yoktur.
Hayatında Kur’an-ı binlerce defa okuyup da onu anlamak için bir çaba sarf etmeyen binlerce hafızımız var. Milyonlarca insanımız ise okumayı dahi bilmiyor. Okumayı bilmek ve anlamakta yeterli değildir. Okuduğumuzu ve anladığımızı yaşamak gereklidir ama kolay bir iş değil. Genelde bizler Kur’an-ı Kerim emrine göre değil de nefsimizin istediği kadar İslam’ı yaşamak istiyoruz. Durum böyle olunca acayip bir dindarlık ortaya çıkıyor. Günlük yaşantımızda dini soru ve sorunlarımızın cevabını ararken ya ciddiye almıyor ya da isteğimize göre cevap verecek hocaları buluyoruz. Hasta olunca en iyi doktora ulaşmaya çalışıyoruz ama iş dine gelince aynı hassasiyeti göstermiyoruz. Ülkemizin kahir ekseriyeti kendini Müslüman olarak tanımlıyor ama bir kısmının dindarlığı bayram namazıyla, başka bir kısmının dindarlığı Cuma namazıyla, başka bir kısmının dindarlığı ramazan orucuyla, başka bir kısmının dindarlığı cenaze namazıyla, yine başka bir kısmı ise hayatında dikey olarak camiye hiç girmemiş ama sadece cenazesi yatay olarak caminin bahçesine getirilmiş bulunuyor. Genel manzara böyle olunca tabi ki din dertlerimize çare olmuyor ve de pek çoğumuz kötü örneklik oluşturuyoruz. Şurasını bilelim ki din bir bütündür, onu kafamıza göre biz belirleyemez ve yaşayamayız. Aynen doktorun verdiği reçeteye göre hareket edersek ilaçlardan bir şifa bulabiliriz. Yoksa kendi kafamıza göre hareket edersek o ilaçlardan bir şifa bulamayız. Dinin de emir ve yasaklarına göre hareket edersek o zaman dünya ve ahiret mutluluğunu yakalayabiliriz. Genelde çoğumuzun maddi ve ya manevi bir sıkıntısı var. Ya işimizden, ya eşimizden, ya çocuğumuzdan, ya komşumuzdan, ya akrabamızdan bir sıkıntısı var. Millet olarak stresli bir hayat yaşıyoruz. Haberlere bakınca bunu daha iyi anlıyoruz. Hepimiz daha huzurlu bir hayat yaşamak istiyoruz ama bunu başarmanın yollarını da çok aramıyoruz.
Dinimizin ortaya koyduğu evrensel hayat ilkelerine uyar ve herkes hakkına razı olursa inanın hayatımızın kalitesi artacak ve daha mutlu olacağız.