Taşova Gazetesi, 27 Mart 1971 Cumartesi günü, bundan tam elli yıl önce gazetemizin kurucusu, sahibi Ali Rıza Günaydın tarafından yayın hayatına başlamış. Gazete 31 Ocak 2008 gününden bu yana sosyal medyada da yer alıyor. Bugün 50 yılı geride bırakıp, 51. yıla başlayan gazetemizin 27 Kasım 2017 günü hayatını kaybeden kurucusu Ali Rıza Günaydın ile alakalı sayfasında yer alan yazı
”Mahallî Basın ve Matbaacılık Tarihimizde Unvansız Bir Gazeteci: Ali Rıza Günaydın
1971 yılında Taşova’da faaliyete başlayan Taşova Matbaası, ilçemizin ilk matbaasıydı. Bu matbaada Taşova gazetesi de çıkıyordu.
Matbaanın sahibi Ali Rıza Günaydın idi ama onun maddî-manevî anlamda en büyük destekçisi ve arkadaşı rahmetli yazar ve şair Zeki Alan’dı. Zeki Alan o sıralar öğretmendi. Sonra Ankara’ya taşındı ve Millî Eğitim Bakanlığında bürokrat olarak hizmetlerde bulundu.
Taşova Matbaasının ilk ustası ise Nurettin Özgencil idi. Nurettin Usta matbaamızın kurucusu Ali Rıza Günaydın’ın da ustası oldu. Dolayısıyla Zeki Alan’la birlikte Taşova’da matbaacılık ve gazeteciliğin tutunmasında bu şahsiyetlerin büyük katkısı vardır.
Merhum Ali Rıza Günaydın, lise 2’den terk idi ve bu yüzden hiçbir zaman Sarı Basın Kartı sahibi olmadı. Bunun için kendisini teşvik edenlere hiçbir zaman kulak da asmadı. Çünkü bir sarı basın kartı olup olmamasını hiçbir şekilde önemsemiyordu.
Çıkardığı gazete Taşova’da kültürel ortamı canlandırıyor ve hatta bazen de bu ortamı oluşturuyordu. Faaliyete ilk başladığı Çağpar Caddesindeki Nuri Şiranlı’ya ait dükkânlardan birinde uzun süre faaliyet gösteren Taşova Matbaası daha sonra Belediye binasının girişindeki yerine taşındı. Matbaa bir iş yeri olmasına rağmen bir lokal gibiydi. Burada kültür ve siyaset konuşmaları, tartışmaları yapılırdı. Burada Mehmet Âkif’in Safahat’ından gençlere sayfalarca okur, abone olarak veya bayiden alarak Matbaada bulundurduğu on küsur gazete ve dergi gelen gidenlerce okunurdu. Sanırız o tarihlerde Taşova’da böyle başka bir ortam da yoktu.
1970’li yılların ikinci yarısında bütün ülkede olduğu gibi Taşova’da da siyasî tansiyon gittikçe yükselmişti. Taşova gazetesi böyle bir ortamda yayımlanıyor ve ilçemizde yapıcı bir rol üstlenmeye çalışıyordu. Elbette bir siyasî tavrı ve görüşü vardı. Fakat bu tavrı hiçbir zaman ilçede mevcut siyasî tansiyonun aleyhinde kullanmadı.
Siyasî ortam öylesine gerilmeye başlamıştı ki Taşova’da artık evler kurşunlanıyor, Taşova Matbaasının da bulunduğu Belediye binasının üst katındaki Şehir Kulübünde otururken Ali Rıza Günaydın’ın saçlarının arasından geçen kurşunun alnına isabet etmemesi, çocukluk arkadaşlarından merhum Fikri Kavaklıoğlu’nun zamanında müdahalesiyle mümkün olabiliyordu. İlçede Davut Durak isimli bir genç vurulmuş, onun cenazesinde ise ilçe Cumhuriyet savcısı vurulmuştu. Sonrasında, içlerinde şu an Taşova gazetesinin idarecilerinden Ahmet Günaydın’ın da dâhil olduğu birçok genç hapse atılmıştı.
Ali Rıza Günaydın böyle bir ortamda kendisi ve ailesi için son derece zor bir karar aldı ve altı yaşındayken yine ailesiyle göç edip yerleştiği Taşova’dan, sülâle memleketi olan Trabzon/Of’a hicret etti. Matbaayı da oraya götürdü ve bu kez de Of’ta ilk matbaayı kurdu ve ilk mahallî gazeteyi çıkardı (Of gazetesi). 12 Eylül oluncaya kadar orada bir türlü alışamadığı ve fazla arkadaş çevresi dahi edinemediği bir ortamda yaşadı. Taşova’yla irtibatı hiç kesilmedi. 12 Eylül sonrası da fazla gecikmeden Taşova’ya döndü. Of’ta doğmuş olsa da o artık Taşovalıydı; hayatının en uzun kısmı bu ilçede geçmiş ve burayla özdeşleşmişti; ölümünden sonra da burada büyükannesinin, babası Yusuf Usta’nın, annesinin ve yakın akrabalarının gömülü olduğu mezarlığa defnedildi.”