Ömer CELEP
17 Aralıkta başlayan ve çeşitli boyutla gelişen olaylar çığırından çıktı. Olay millet, memleket olayına dönüştü. Hırsızlık yolsuzluk v.s. olma noktasından çıktı. Yangına dönüştü. Gelin hep birlikte şu yangını söndürelim de içimizdeki “sütsüz”lerle hesaplaşmayı kendi aramızda yine yaparız. Borsanın alt üst olması, faizin tavan yapması, doların zirveye tırmanması bizlere bir şeyler anlatmalı diye düşünüyoruz.
Ev yanarken damda fare var diye fareyi öldürmeye çalışmak, ya da enerjiyi fareyi öldürmek için harcamak çok akıllıca olmamaktadır. İç sorunlarımızı dıştakilerin çözmesine bigane kalır hatta onlara ihale edersek onlar bu milleti katrandan çıkarıp zifte sokar. İntikam almak ya da birilerini cezalandırmak için millete ve devlete bu kadar ağır fatura kesilmemeli. Bunun bedelini sonradan hep birlikte biz, kendimiz ödemek zorunda kalacağız.
Hükümete fatura kesilecekse biz keselim, cemaat aklını başına almalı. Elimden bir dilim ekmek alındı diye cinayet işlememeli. Olan bitenler bizim bin yıllık devlet geleneğimize yakışmıyor.
“Neden hükümet şunu yaptı, neden savcı şöyle yaptı?” gibi yaklaşımlar bilinmelidir ki ne hükümete ne de başkalarına getirisi olmamaktadır. Filler kavga eder çimen ezilir. Buna artık “dur” demek gerektiğini düşünüyoruz.
Kendi çocuğumuzu dövmek için düşmandan yardım istemek akıl kârı değildir.
Ha eğer; “hükümet yıkılsın, hırsızlar hapse atılsın da memleket ne olursa olsun” dersek, getirmeyi düşündüklerimizin işini de zorlaştırmış olmaz mıyız?
Babamız dayak yerken, “öf be babam güçsüz kalacak ve ben artık söz sahibi olacağım” mantığı içinde el ovuşturmak, fırsat kollamak, olaya sırt dönmek, hem merhamet duyguları ve hem de akıl gerekleriyle asla örtüşmez.
Devlet geleneği olan milletler kendi sorunlarını kendileri çözer, kendi vatandaşını, kendi milletini cezalandırsa bile kendisi yapar. İşin “milli” olanı budur. Bunun dışındaki bütün gayretler, çabalar, özlemler, beklentiler ve umutlar beyhudedir, hatta zulümdür.
Carl Marx’ın bir sözü var;
“Cellâdını kurtarıcısı olarak gören bir toplum, kasabın bıçağını yalayan aptal danaya benzer.”
Evet, akıllı olmamız gerektiğini düşünüyoruz.
