Büyük Marmara depreminin 11. Yıldönümüydü.. 7.4 büyüklüğünde bir depremle yasa gömülmüştü ülkemiz. Resmi verilere göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirmişti, 657 bin kişi evsiz kalmıştı…
Saatler 03.02’yi gösterirken, felaket yaşanmıştı. Kocaeli, Gölcük, Yalova… 1999’dan günümüze, konu farklı açılardan işlenir… Yaralar sarılır. Yaşananlardan ders aldığımız anlatılır…
Çok zor günler… Deprem Marmara’da oldu, feryat bütün yurttan yükseldi…
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Naci GÖRÜR: “Deprem, duble yol, hızlı tren projeleri kadar bir çalışmayı hak etmiyor mu?” Diye soruyor… İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSPEM) kapmasında İstanbul’da güçlendirilmesi gereken kamu binası, okul ve hastanelerin ancak %5’inin depreme dayanıklı duruma getirilebildiğini anlatan GÖRÜR, kentteki tüm kamu binaları güçlendirilmiş olsa dahi halkın yaşadığı konutların depreme karşı güvenli duruma getirilmesi için adım atılmadığını vurguladı… Doğu Anadolu fayındaki riskli bölgeleri belirlemek için İTÜ, Bingöl üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Sütçü İmam Üniversitesi, 4 ilin Valilik ve Belediyeleri, MTA Genel Müdürlüğü, Harita Genel Komutanlığı’nın bir araya gelerek proje hazırladıklarını belirten GÖRÜR, Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın projeden çekildiğini açıkladı.
Taşova’da fay hattında. 1999 ve sonrası gündeme gelen bir çok konu vardı. Gazete arşivlerinde bulunan sorunların hangileri çözüldü? Acaba ilgili ve yetkililer tehlikenin uzak olduğunu mu düşünüyor? Önemli Gün ve Haftalar sıralamasında yapılan uyduruk tatbikatlarla iş geçiştiriliyor mu? Bunları sormak hakkımız değil mi?
Bakınız Pakistan yardım bekliyor. Yaşanan büyük bir sel felaketi. Bunlar bir ülkede yaşanabilir. Önlem almak gerekiyor. Bu nedenle, sorunları zamanında çözmeliyiz. Bilim insanlarının uyarılarını dikkate almalıyız. Günlük yaşam telaşı içinde unuttuğumuz önemli işlerden biri de “Riskli Bölgeler” konusudur. Adım adım yerine getirilecek olan önlemler, yaşanması olası acılardan bizi kurtaracaktır.
* * *
Kısaca AYÖP dediğimiz “Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu” Ankara’da 3 gündür eylemlerini sürdürüyor. “Öğretmenler İşsiz, Okullar Öğretmensiz” diyerek çelişkili durumu dile getiren öğretmenler, Abdi İpekçi Parkı’nda oturma eylemi yapıyor.
Bu gençlerin durumu ne olacak?
Üniversiteyi kazanan öğrencilerimizin sevincini yaşadığımız bu günlerde “İşsizlik” gerçeği sevincimizi üzüntü ve endişeye dönüştürüyor. Konuyla ilgilenmek isteyenler, www.ayop.biz adresinden iletişime geçebilirler.
* * *
Enver GÖKÇE’nin 1943 yılında, Ülkü Dergisi’nin 43. Sayısında çıkan “AĞIT” başlıklı şiiri, konuya denk düşüyor. Adapazarı depremi büyük bir yıkıntıdır. Daha önce Erzincan’da benzer bir deprem yaşanmıştır. Şairimizin ustalığı, bu şiirde de görülmektedir.
AĞIT
Teller iletmez haber, direkler devrileli
Kara habercidir göklerde kuşlar görüleli.
Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli?
Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin;
Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın,
Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın?
Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm.
Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm
Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm.
Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine?
Yine mi “çağrışak kurtlar ve kuşlar” yerine!
Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine.
Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş,
Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış.
Bir mendil ver n’olur, çevresi yaşlanılmamış.
Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil,
Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil.
Garibim: İçimde Eğin’in havası değil.
Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim.
Bir mısra gülmedim, dosta ağıt düzerim,
Uğruna destan yazılası, Adapazarım.
Enver GÖKÇE (Ülkü, s.43,1943)
Hoş ve esen kalınız.