Dünyanın en deneyimli devletlerinin başında gelen Türkiye Cumhuriyeti, 1923 yılında getirdiği yeni sistem olan Cumhuriyet, kimileri ne derse desin artık milletin malı olmuş, milletin korumasını kazanmıştır. Evet başlangıçta toplumun bazı kesimlerinin Cumhuriyeti kabullenemediği, yıkılması için çatıştıkları doğrudur ama bu yaşam yıkım çatışmasını cumhuriyet kazanmıştır. Artık güneş kadar ortadadır ki cumhuriyet, Türk Milleti tarafından net bir şekilde kabul edilmiş ve sevilmiştir. Hatta artık milletimizin “vazgeçilmezi” olmuştur. Ancak;
Bir de;
Cumhuriyetin sadece kendilerinin olduğunu, korunmasının da kendilerinden başkasına ait olmadığını zanneden kesimler var. Bunlar; cumhuriyet için geçerli sevgi ve sahiplenmenin sadece kendilerinin olduğunu, kendi dışındaki sevgi ve sahiplenmelerin cümlesinin sahte olduğunu, yalan olduğunu zannederler. Cumhuriyetin sadece kendi ağızlarıyla savunulacağını, sadece kendi yürekleriyle sevileceğini sanırlar. Ayrıca; Cumhuriyeti; kafalarındaki sapık ideolojilerini, millete “dayatma”nın dışında kalan bütün fikirleri cumhuriyet karşıtlığı gibi takdim ederek millet desteğini kazanacağını zanneden ahmaklar var. Bunlar; iktidar olabilmenin yolunun bu söylemi derinleştirip, yaygınlaştırmadan geçtiğini zannediyorlar. Tıpkı yukarıdakiler gibi bunlarda saksağanlardır. Çünki; her ikisi de geleceklerini “ … cak, …cek” lere bağlamışlardır.
Şu anda Cumhuriyetimiz belli bir kesimin kucağına sığacak kadar küçük de değildir, yine belli bir kesimin “Üflemesiyle” yıkılacak kadar köksüz de değildir.
Biz inanıyoruz ki Cumhuriyet bu her iki saksağandan da kurtulacak ve kendi şahinlik makamına oturacaktır.