Taşova’nın tekel binasının önünde yürüyorum. Burada bulunan çam ağaçlarına ve üç adet palmiye ağaçlarına gözüm takılıyor… Palmiye ağacı bir Akdeniz bitki örtüsü… Demek ki, Taşova’da da palmiye ağaçları yetişecek… İçimden, bu ağaçlardan ırmak kıyılarına dikmek gerekir diye düşünüyorum… Yine, Taşova’nın ırmak kıyılarında ve birçok caddesinde, bahçelerinde gördüğümüz çam ağaçları; şehrimizin doğal akciğerleri, bol oksijen ve güzellik veriyorlar…
İnsan: Yirmi dört saat soluyacağı havanın, yürüyeceği yolun, çocuklarımızı büyüteceğimiz çevrenin sağlıklı ve temiz olmasını istemez mi? Bu anlayışla düşündüğümüz zaman hepimiz çevreci ve doğa sever olmak zorunda olduğumuzu anlarız…
Taşova’nın kuzey mevkiinde bulunan Faravga Dağına bakıp da hüzünlenmeyen Taşovalı yoktur sanıyorum. Kocaman dağ çırılçıplak, tek tük meşe ağaçları gözüküyor… Belki de bir zamanlar Boğalı Dağları gibi ormanlıktı buralar… Şimdi ise, çölde bir dağ gibi masum, verimsiz… Bu çıplak dağların bir gün yemyeşil olmasını görmek isterim… Bir ceviz ağacının, elli koyuna bedel olduğunu bir dergide okumuştum… Bu yöremize; özel bir proje ile her tarafına ceviz veya üzüm bağları dikilmesini öneriyorum. Böyle bir uygulama; yöremizin ekolojik dengesini koruyacak, çöl olmasını engelleyecek, hem de; büyük bir istihdam alam ayrıca; ekonomik gelir kaynağı yaratılmış olacaktır…
Taşova’nın güney tarafına Heriz Dağına baktığımızda; halen yeşil çam ağaçları ile kaplı olduğunu görüyoruz… Bu ağaçlar Taşova’ya güzellik, temiz hava, bol oksijen, sağlık… veriyor… Bu dağda bulunan ağaçların ve diğer bitki örtüsünün de korunması gerekir. Geçen haftaki yazımda bu dağda açmış olan san çiğdemlerden bahsetmiştim… Bunların köklerinin sökülerek yenmesinin; gelecekte bu güzel çiçeğin kaybolmasına sebep olacağım belirtmiştim… Alman Şairi, düşünürü Goethe’nin çok sevdiğim “Buldum” adlı şiirini yayınlamıştım… Maalesef şiir baskı hatası nedeniyle; yanlış basılmış, sayın okuyucularımızdan özür dileriz: Bu nedenle; bu güzelim şiiri tekrar yayınlıyor, daha iyi anlayabileceğimizi sanıyorum…
Yürüyordum ormanda
Kendi başıma,
Aklımda yoktu
Bir şey aramak.
Gördüm gölgede
Bir mini çiçek.
Yıldızlar kadar parlak,
Gözler gibi güzel.
Tam koparacakken onu,
Nazik bir sesle konuştu çiçek:
” Koparılınca benim
Ömrüm bitecek.”
Köküyle söktüm
Minik çiçeği
Bahçesine götürdüm
Güzel evimin
Sakin bir köşeye
Diktim çiçeği.
Dal verip büyüyor,
Açıyor şimdi…
Dünyamızda; küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme, doğal felaketler… ülkemizi ve tüm dünyayı tehdit etmektedir… Bir tane çiçeğin, bir tane ağacın, bir damla suyun, kuşun, böceğin… her doğal varlığın bu dünyanın doğal düzeninde ve dengesinde önemi vardır… Onun için çevre bilincini, doğa sevgisini bizlerin ve gelecek nesillerimizin mutluluğu için tüm insanlara ve topluma yaymak, yurttaşlarımızı bilinçlendirmek, korumak, sahip çıkmak hepimizin görevidir…
Yaşam boyu, bol güneşli, bereketli, tertemiz bir çevrede huzur içerisinde yaşamanızı dilerim.
Hoşça kalın.