Düştük uçsuz yollara, ufkumuzda istiklâl,
Hem anadan hem yardan, diyardan, serden geçtik.
Düşlerde pırıl pırıl rengârenk bir istikbâl,
Kâh sırattan, kâh surdan, ne sarp yerlerden geçtik
Canları siper ettik, sonra siperden geçtik.
Serin dudaklarında uyandık ırmakların,
Gözlerde son umudun şulesi parlıyordu.
Ateş püskürüyordu karnı karanlıkların,
Kuşkusuz her Mehmetçik, bir başına bir ordu
Kızıl kor bakışında kurşunlar eriyordu.
Başı arşa değmeli özgür dağlarımızın,
İçten içe ölmektir fânus içinde yaşam,
Bir irşad işareti yeşillendi ansızın,
Kaç fırtına kopardık, kaç zelzele o akşam
Bambaşka bir onurdu, bambaşka bir ihtişam.
Çığlık şölenlerinde alev okşarken gece,
Gurup kızıllığında ölüyordu gündüzler.
Ki nücum intiharı gökyüzüne düşünce,
Ölümü şerbet bilip içiyordu denizler
Bütün kuşlar, yıldızlar ve nice kimsesizler.
Hür cavidan yıldızı damarla emzirdik, yâr
Yerin yüzsüzlüğüne kandan bir duvak ördük.
“Soylu çile” ve “hilal”, sarmaş-dolaş bahtiyar,
Bir alev bohçasında nefsi ateşe verdik,
Benlik cenderesinde som arzular öldürdük.
Giyindi libasını, toprak; “kırmızı-beyaz”,
Döküldü dudaklardan şeyda tilavet sesi.
Huzur veren mabette hûşu içinde niyaz
Semada burcu burcu şehidimin nefesi
Güzellik denizinden tevekkül hediyesi…
Ve Şark’ın süvarisi, çılgın çocuğu: Dicle,
Küllerin altındaki kıvılcımdı umudu,
Muzafferiz diyordu Sakarya pür sevinçle,
Dağ-bayır yudumluyor, okyanus soluyordu,
İki kardeş, iki can; “tek milletiz” diyordu!
Bugün şanlı mazinin gururuyla iç çektim,
Zarif bir ezgi gibi ısıttı için için
Nasıl bir susamaktı, asuman içecektim,
Masmavi göklerimde kanatlandı güvercin,
Çifte minarelerde huzura durmak için
Can aldı, candan aldı, öyle oldu “can evi”
Şu salâvat, şu tekbir, şu gök kubbe şahidim!
Utku dizinde ölüm, bir muştudur masmavi,
Bir dünya kaldırmıştı zafer gözlü Seyid’im
Ne mukaddes esmadır: “vatanım” ve “şehidim!”
Ey şiirim, ey şarkım, tükenmeyen makalem,
İhtiramla yüz sürsem vardığım kabristana,
Ey mızrabım, ey türküm, can kalem, candan kalem
Selam kadim tarihe, selam yüce destana
Kurban şanlı bayrağa, kurban cennet vatana…
(Afyonkarahisar, 01.02.2015)
Kalemimiz bu kez, Çanakkale Zaferi’nin yüzüncü yıl dönümünü yâd etmenin onuru ve gururuyla müşerref oldu. Gönül tellerinizi milli hissiyat ile titretebilir isek kendimizi bahtiyar addederiz. Sağlık ile kalınız… (Fesih Aktaş)