“Bunca koşuşturmanın ardından farkında olmadan feda ettiğimiz ömrümüze rağmen sonunda yalnız kalacaksak bu çıkmaz sokakta ne işimiz var ?”
Bunca insan, bu kadar telaşla ne yapıyor olabilirler, varmaya çalıştıkları menzil ne kadar uzak olabilir, ulaşmaya çalıştıkları her neyse onu değerli yapan şey nedir?
Ruhunun fantezilerini beslemekten öteye geçebilen var mı bu dünyada?
Gereksiz korkularla örülmüş korunaklı kozamızdan, bilinmezliğin çekiciliğine kanat çırpma vakti çoktan gelip geçiyor hızla.
Yeni bir şarkı kulaklarımızda, yeni düetler yapmak istemiyor artık. Bir yanımız çığlık çığlığa anlatmak istiyor kendini, ancak diğer yanımız hala suskunluğa razı.
Sınırlı kainat materyalizmi içinde ruhu biyolojik bir bedene sığdırmak, sıkıştırmak, yamalanmış bir çorap gibi sırıtmıyor mu?
Boş verin, bu gün varoluşun çekici bilinmezliği hakkında derin felsefi tartışmaları yapmayalım, bilim parçalamayalım, en karizmatik sözcüklerle açıklamaya çalıştığımız o engin varoluş ırmağına dalmayalım, bırakın bu gün çıplak kalalım ve ağzımız dolu dolu yalnızlığımızı konuşalım…
Bu gün var, yarın ve dün meçhulse …
O zaman…
Yüzleşelim geçen zamanla,
Dünyada ölümden daha gerçek ne olabilir