BUGÜNÜN ÇALIKUŞLARI
Sabah, TV”yi açtığımda özel bir kanalda BUGÜNÜN ÇALIKUŞLARI başlıklı bir habere denk geldim…
ÖĞRETMENLER GÜNÜ olması nedeniyle hazırlanmış haberde, genç öğretmenlerin bir köy okulunda gösterdikleri fedakarlıklar anlatılıyor..
DİLARA, AYŞE, FATMA, TUĞÇE misali ülkenin dört bir yanında görev yapan BUGÜNÜN ÇALIKUŞLARI, zor şartlarda eğitimin nasıl yapılacağını ispatlamak bir yana dursun, çalışmalarına sevgilerini katıp yaşanılmaz sanılan yerlerde büyük bir özveri örneği sergileyerek bizleri kendilerine hayran bırakmışlardır…
Bu arada DİLARA öğretmenin “KÖY ÖĞRETMENİ OLMAK, GERÇEK BİR ÖĞRETMEN OLMAKTIR ” sözü beni çok etkilemişti..
Haber, beni o denli etkilemişti ki duygulandım ve gözlerim doldu.. Bir vakit benimde 3 yıl dağ köylerinde yaptığım köy öğretmenliği geldi aklıma..
Gerçekten köy çocuğu olduğumdan mıdır? bilemiyorum fakat KÖYÜ VE KÖY ÇOCUKLARINI bir başka seviyorum.
Öğretmenliğin tadına ne zaman vardın diye sorsanız, amansız doğa şartları ve yokluğa rağmen dağ köylerinde görev yapan öğretmenlerin çektiği sıkıntıların aynısını yaşayarak köy öğretmenliğini de doya-sıya yaşayarak tattım diyebilirim…
Karşılıklı sevgi ve saygı öğrencilerin – köylülerin seni sahiplenmesi çok farklı bir olay..
Kendimi onlardan biri gibi hissettim hep….Çünkü bende bir köy çocuğuydum.. Gittiğim yerleri hiç yadırgadığım olmamıştır..
Bu duygu yoğunluğu içinde birden telefonum çaldı. Arayan can dostum geçmiş dönem YEMİŞHEN MAH. MUHTARI KADİR GÜNDÜZ”dü…
Böyle bir anlamlı günde hatırlanmak güzel derken, ardından Tokat, Bursa, Samsun, Siirt Diyarbakır, Antalya ve Amasya”dan can dostlarımın telefonu ile iyice kendimden geçmiştim…Telefon da konuşacak gücüm kalmamıştı…
Öğrencilerimin sosyal paylaşım sitesinde yorumları ve gönderileri ile zaten kendimi kaybetmişken telefonlar da beni abandone etmek istercesine susmuyordu….
Tam sustu derken Samsun”da bir ilkokulda anaokulu öğretmeni olan öğrencim EMİNE, öğrencileri ile birlikte iken telefonun sesini açarak böyle bir günü taçlandırmaları ise beni sürklase ediyordu..
Ne büyük bir mutluluk bu! Öğretmenlik; işte bunun için farklı, zevkli ve onurlu bir meslek..
Tam bu duygu sarmalı içinde iken, idolüm ve değerli büyüğüm Naci Konyar ağabeyim telefonu ile biraz rahatladım ve ruh halimi onunla paylaştım.. Her zaman ki nezaketiyle kutlama ile birlikte yeni yazımı yazmam için beni heveslendirmeyi de ihmal etmiyordu..
Zaten köy okullarına gitmeme ve orada uzunca kalmama vesile olan eğitim sevdalısı Naci ağabeyimin, bizi orada hiç yalnız bırakmadığını içtenlikle söyleyebilirim…
Bu arada yazımın giriş kısmının bu kadar uzun olması sanırım bugünle ilgili.. Bugün bana dokunmayın ve bırakın istediğim gibi yazayım can dostlarım….Gün, bizim günümüz ya hoşgörün beni.
İlk görev yerim dahil son görev yerime kadar yetiştirdiğim öğrencilerimin, bugün dahi beni her zaman arayıp sorması sanırım ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ bile gölgede bırakır…
UNUTULMAMAK, anılarda yaşamak ve iz bırakmak insanı ne denli mutlu ediyor anlatamam…Bunu ancak yaşayan bilir.
Bu öğrencilerim arasında en vefalı olanlarının GEMLİK, HAVZA, SAMSUN TİCARET LİSESİ”NDE okuyan öğrenciler olduğunu buradan açıklıkla ifade etmekte hiç sakınca bile görmüyorum…..
ÖZGÜN KAPTANIMI, HALİL, AYHAN, İBRAHİM, AYTEKİN, HAKAN, GÖKTAY, SUZAN, BELMA, SEVDA, SALİHA, LEMAN, DERYA, TAN, AYŞEN, NESRİN, SEVİL, YASEMİN, EMİNE, NESLİHAN, EMEL ve daha nice ismini yazamadığım öğrencilerim, aradan onca yıl geçmesine rağmen her daim hal hatır sormayı ihmal etmezler….
Vefa, dostluk örneği gösteren bu öğrencilerimin hepsinin kendilerini ve evlatlarını da mükemmel bir şekilde yetiştirdiğini görmek ise, beni bir başka mutlu etmişti..
Evet, bu kadar gevezelikten sonra, görev yaptığım bazı okullarda beni çok etkileyen ve unutamadım bir kaç anımı sizlerle paylaşmak istiyorum…
Yeşiltepe“de okula 3-4 km uzaktan gelen öğrencilerimden TUĞBA”nın “Öğretmenim ben sizi annem ve babam kadar seviyorum” diyen sözleri halâ kulaklarımda çınlamakta….
Okuldan devamlı kaçan Nazım”ın erkenden okula gelmesi ve her işimde bana yardımcı olmak için kendini paralamasını, ayrıca MUSTAFA”NIN odun ve kömürleri heyecanla ve büyük bir zevkle getirişi gözlerimin önüne gelince bir başka duygulanıyorum…
Kaloriferimizi yakacak bir eleman olmadığı için, kalorifer yakmaya giderken bana yardımcı olan RAMAZAN, ERCAN, MERT ve diğer çocuklarımı unutmam ne mümkün?
Karlara ve çamurlara bata çıka gelen minik öğrencilerimden birisi bana”Öğretmenim bizi neden hiç dövmüyorsunuz?” diye sorunca şaşırdım ve ona doğru dönerek, “SİZLER BENİM CANIMSINIZ 3 KM ÖTELERDEN OKULA SEVEREK GELİYORSUNUZ ve BENİM İÇİN ÇOK KIYMETLİSİNİZ” dediğimde bundan cesaret alıp koluma girerek okul kapısına kadar ona eşlik ettiğim gün, belki de onun içinde unutulmaz bir anı olarak kalacaktır belleğinde…….
Korubaşı İlkokulu”nda küçük Yeşim”in köylüyle sohbetim esnasında ellerini boynuma dolayıp “Canım öğretmenim benim” diyerek sarılması karşısında çok duygulanıp ” Böyle bir sevgiye karşılık bana dünyayı bahşetseler yine de kabul etmem…..” diye kendi kendime söylenmiştim.
Hep denir ya, öğretmenlik ; fedakarlık ve sevgi işidir…..
İçinde sevgi kırıntıları olmayan birinin bu çilekeş mesleğin üstesinden geleceğine asla inanmıyorum…
Bu arada yazımı güncellerken bile telefon trafiği devam ediyordu. Kardeşim İDRİS SAYAR, ANKARA ATATÜRK LİSESİ pansiyon arkadaşım ve kardeşim CEVAT AYTAÇ , acar muhabir AA ajans Taşova temsilcisi TEVFİK ÖZTÜRK arayarak seni unutmadık hocam der gibiydiler…
SÖZÜN BİTTİĞİ YER, burası olmalı diyorum ve gevezeliğime son vermek istiyorum…
Ben yazımda sadece kendimle ilgili duyguları paylaştım.. Elbette öğretmenlerin ekonomik sorunları ve çözüm yolları ile ilgili konuşacak çok şeyler var…Onları da, yetkililerin görüp en yakın zamanda öğretmenlerimizi ekonomik yönden rahatlatacak ve onların yüzünü güldürecek adımları atmalarını istemek en doğal hakkımız olsa gerek……..
BÖYLE BİR ANLAMLI GÜNDE BAŞÖĞRETMEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK”Ü ve ŞEHİT ÖĞRETMENLERİMİZİ RAHMETLE ANARKEN,
TÜM ÖĞRETMENLERİME, MESLEKTAŞLARIMA, ÖZELLİKLE BUGÜNÜN ÇALIKUŞLARINA, ÖĞRENCİLERİME VE DE TÜM İNSANLARA SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI DİLİYORUM….