Ekonomistleri şöyle tarif ediyorlar. Ekonomist; dün söylediğinin bu gün neden tutmadığını yarın en iyi açıklayan adamdır.
Bazen de fıkra ile tarif edilir ekonomist…
Balonla geziye çıkan bir turist gurubu fırtınaya yakalanır. Balon meçhul bir yöne doğru sürüklenir. Bir tarlanın üzerinde durur. Tarlada tek bir kişi çalışmaktadır. Balondakiler aşağıda çalışan kişiye sorarlar.
– Hey hemşerim biz neredeyiz? Adam kafasını kaldırır cevap verir.
–
– Gökyüzündesiniz
–
– Hayır nerede bulunuyoruz!.. adam cevaplar:
–
– Balonun içindesiniz
–
Balondakiler yahu kardeşim ! biz sana bulunduğumuz yeri soruyoruz deyince
– Benim tarlanın üstündesiniz. Cevabını verir.
–
Balondakilerden biri adamın bu cevaplarından sonra aşağıya seslenir:
– Hemşerim senin asıl mesleğin ekonomistlik mi? Tarladaki adam cevap verir. Nereden bildiniz!
–
Cevap gecikmez:
– Söylediklerin doğru da bir boka yaramıyor der.
–
Türkiye de özelleştirmeyi yapanları bir hatırlayıverin. Özelleştirmeyi nasıl anlatmışlardı bizlere. Özelleştirme verimliliği artıracak, istihdam yaratacak, işsizliğe çare bulunacaktı.
Adı tütün ve tütüncülükle anılan Taşova kazamıza bir bakalım. İlçemizin 46 köyünde 3120 tütün ekicisi vardı. Taşova’nın tek ve en önemli istihdam kurumu Tekelde 430 işçi çalışıyordu. Kazamıza her ay 500 milyar para giriyordu. Bin bir emek ve çilesine rağmen köyümüzün, köylümüzün tek geçim kaynağıydı tütün… İyi para ettiği sene köylümüzün yüzü gülerdi. Traktör alır, çocuk everirdi…
Yüzü gülen sadece köylümüz değildi. İlçeye giren paradan esnafımız da sebeplenir, kamyoncu esnafı da tütün nakliyesinden nasibini alırdı. Kısaca bir zamanlar tütün her şeyiydi Taşova’nın…
Bir de ülke bütününde yaşanan bir tekel gerçeği vardı.
Tekel Türkiye çapında ihracatta ve çalışan sayısında birinci sıradaydı. 500 firma içinde karlılıkta 3. sırada yer alıyordu. Bünyesinde yaprak tütün işleme evleri, sigara fabrikaları, içki imal eden fabrikalar, tuz işletmeleri bulunan, binlerce işçisi, üreticisi ve mal varlığıyla ülkesine fayda sağlayan Türkiye’nin en büyük ekonomik kuruluşlarından biriydi. Ülkemiz insanına ve devlet kesesine para kazandırıyordu.
Ancak özelleştirmede anlatılanlarla yaşananlar bir birini tutmuyordu. Özelleştirme hiç de anlatıldığı gibi değildi…
Sigara sanayinde ve tütünde ki rant da gözü olan emperyal güçler ve onun iş birlikçileri bilinçli olarak tütüncülüğümüzü sekteye uğrattılar, ihanet ettiler. Tütünden devlet desteği çekildi. Üretime kota kondu. Tütün üreticisiyle tekelin bağları koparıldı. Sözleşmeli tütün üretimine geçildi. Üreticiler tüccarın eline bırakıldı. Sigara fabrikaları kasıtlı olarak yenilikleri takip etmedi, sigara kalitesi düştü. Yabancı sigaralarla rekabet edemez hale getirildi. Fabrikalar düşük kapasite ile çalıştırıldı. Ve netice olarak tekel işletmeleri, depoları bir, bir kapandı.
Şimdi bu yaşananları gördükten sonra özelleştirme ile ilgili anlatılanlara inanabilir misiniz. Ve bir vatandaş olarak sormaz mısınız? Bir devlet kar eden altın yumurtlayan tavuğunu neden satar?… Oralarda bizim binlerce işçimiz evine ekmek götürüyordu. Hani biz sosyal devlettik. Binlerce aileyi işsiz, aşsız bırakan sistemin söylediklerine mi yaptıklarına mı inanacağız meselenin sosyal boyutu hiç mi düşünülmez?
4 mart 2005 günü Yeşilırmak Gazetesinde yayınlanan yazımızda şöyle demişiz.
‘ Tütünün ekilmemesi, tekelin kapatılması demek Taşova’nın köye dönüşmesi demektir. İlgililere sesleniyoruz; Taşova’mız sizden balık istemiyor oltamızı elimizden almayın yeter.’
Evet geçen 5 yıl bize öğretti ki özelleştirme diyerek yaptığınız tasarruflarla ilgili millete anlattığınız hikayede yalanda yok, hilafta yok(!)… anlattıklarınız doğru da bir şeye yaramıyor çünkü özelleşmenin millete yansıyan bir iyilik hali görülmedi.
Şimdi işyerlerini ve işlerini kaybeden binlerce işçimiz şu soğuk kış günlerinde Ankara da çoluk çocuklarıyla haklarını aramak için mücadele veriyorlar ve seslerine kulak verilmesini istiyorlar. İşçilerimiz sendikal hakkı, kıdem tazminatı olmayan
Türkiye’nin en büyük eyleminde vatandaşlarımızın tekel işçilerine verdiği desteğin altında yatanın siyasi bir tavırdan ziyade özelleştirme denen uygulamanın ülke insanına verdiği zararlı neticeyi görmüş olmasıdır.
Özelleştirmenin üretim, istihdam ve verimlilik adına yapıldığı söylenmiştir. Gerçek niyetlerin soylu maskelerin altına gizlenerek söylenmesi siyasetçilerin işidir. Ancak insanımızı işsiz aşsız bırakan tüm özelleştirmelerin maskesini düşürmekte biz özgür yurttaşların ve ülkesini milletini seven aydınların işidir.
Devletin işi insanını yaşatmak olmalıdır, işsiz aşsız bırakmak değil…