Ömer CELEP
Son günlerde “GEZİ” benzeri olaylar çeşitli bahanelerle ve çeşitli bölgelerde hortlamaya başladı. Güya tutukluları protesto, güya falan olayın yıldönümü, güya filanın ölüm yıldönümü v.s. Bırakalım sudan bahaneleri, bırakalım bu eften püften mazeretleri… Hatta bırakalım cingözce hükümeti yıpratmak için “uyduruk” bahaneleri…
Efendiler! Eğer hükümeti yıpratmak istiyorsanız, kamu oyu desteği bulacağınız bir konu seçin. Meselâ, “enflasyon çok yüksek” deyin, mesela hayat pahalılığı dayanılmaz noktada deyin, mesela; “yaşlılar, engelliler sefalet içinde yüzüyor” deyin, mesela; “hastalar hastanelerde rehin kalıyor” deyin, bunları söyleyin, bunlara benzer konuları tartışın da arkanızda kamuoyu desteği bulun. Hatta “terör aldı başını gidiyor” deyin, teröre çok fazla tavizler veriliyor deyin, “ülke bölünüyor” deyin, kısaca toplumsal destek bulacak konularla çıkın sokaklara.
Her sokağa çıktığınızda arkanıza bakın “kim var” diye. Kolunuzdakilere bakın “ben kiminleyim” diye. Etrafınıza bakın “kimler var” diye?
Eğer geri baktığınızda, kolunuzdakilere baktığınızda, etrafınıza baktığınızda; Erzurumlu, Karslı, Diyarbakırlı, Malatyalı, Niğdeli, Çankırılı, Adanalı, Antalyalı, Ankaralı, İstanbullu, Edirneli, Maraşlı, Amasyalı, Sivaslı görürseniz yolunuza devam edin. Mutlaka haklısınız demektir.
Eğer etrafınıza baktığınızda; her ilin ve her bölgenin entellik adı altında ücûbe kılıklı, insanlar görürseniz, eğer etrafınızda her eylemde görmekten tanış olduğunuz, ağzından kin ve nefret fışkıran, gözü dönmüş, görürseniz, eğer etrafınızda; Avrupalı hippi görürseniz, eğer etrafınızda dini, dili, cibilliyeti değişik birilerini görürseniz, eğer etrafınızda, “siz”den olmayanları görürseniz eyleminizden vazgeçin çünkü “yanlış yoldasınız” demektir.
Sonuçta hükümet sevsek de sevmesek de bizim milletimizin seçerek getirdiği bir hükümettir. Dövmemiz gerekirse biz dövelim. Ne kadar olumsuzluk varsa hesabını biz soralım ama soracağımız hesap bile yasal kurallar çerçevesinde olsun.
Meclis dışı ve yasal olmayan şekil ve yöntemlerle ve dış güçleri kullanmak suretiyle hesap sormamız aynen; kendi çocuğunu dövemeyen babanın düşmandan destek istemesinden farksızdır.
GEZİ ve devamı niteliğindeki eylemlere özellikle İngiltere ve Almanya’nın destek vermesini biz çok anlamlı buluyoruz. İngiliz desteğinin altında sanırız “Lozan barışı” ilintisi olmalı. Bu gün Boğazlardan geçen gemilerden Lozan Anlaşması hükümlerine göre ücret alamıyoruz. Bu nedenle bizim yıllık kaybımız on milyar dolarları buluyor. Kanal İstanbul yapıldığında Lozan Anlaşması devre dışı kalmış olacak ve devletimiz bundan milyarlarca dolar para kazanacak demektir. İngiltere desteğinin altındaki “hin” lik budur. Almanya’nın desteği altındaki “hin”lik ise; LUFTHANSA hava yolları bizim 3. Havalimanımızla devre dışı kalacak ve Almanya milyarlarca dolar zarara girecek. Almanya ve İngiltere zararlarının önlenmesi için veriyor bu desteği. Ya biz neden yapıyoruz bu eylemleri?! Hükümeti yıpratmak için öyle mi?
Ne diyelim! Allah ıslah etsin.