“Keşif Değil, Sömürü”
Uzun zamandır zihnimi meşgul eden bir konuyu, artık ertelemeden yazıya dökmeye karar verdim.
Çünkü bazı kelimeler var ki, masum gibi görünseler de gerçeği gizliyor.
Bazı anlatılar var ki, tekrar edildikçe doğru sanılıyor.
“Keşifler Çağı” da bunlardan biri.
Bu yazı dizisi, Britanya, İspanya, Portekiz ve benzeri sömürgeci güçlerin “keşif” adı altında kurdukları işgal ve sömürü düzenini, tarihsel örneklerle ve açıklayıcı bir dille ele almak amacıyla hazırlandı.
Bu dizide şunu savunuyorum:
Avrupa’nın keşif dediği yerler boş değildi.
Oralarda insanlar yaşıyordu.
Yasaları vardı.
Ticaretleri vardı.
Uygarlıkları vardı.
Doğayla kurdukları ilişki, bugün hâlâ örnek alınabilecek bir dengedeydi.
Amerika yerlileri, Afrika halkları, Hindistan ve Güney Asya toplumları, Avustralya’nın yerli halkları;
medeniyet götürüldüğü iddia edilen değil,
medeniyetleri yok edilen topluluklardı.
Bu yazı dizisi bir suçlama metni değildir.
Ama bir yüzleşme çağrısıdır.
Amacım geçmişte yaşananları romantize etmek ya da ajitasyon yapmak değil;
bugünkü küresel eşitsizliklerin,
demokrasi söylemlerinin,
insan hakları iddialarının
hangi tarihsel temeller üzerine kurulduğunu hatırlatmaktır.
Dizide şu soruların peşine düşüyorum:
• Keşif gerçekten neydi?
• “Boş toprak” masalı nasıl üretildi?
• Doğayla barışık yaşam biçimleri neden yok edildi?
• İnsan nasıl metaya dönüştürüldü?
• Açlık bir yönetim aracı olarak nasıl kullanıldı?
• Medeniyet kavramı hangi bedellerin üzeri örtülerek parlatıldı?
• Ve en önemlisi: Demokrasi kimin içindi?
Her bölüm, tek başına okunabilecek ama birlikte düşünüldüğünde bütünü tamamlayan bir yapıdadır.
Yazılar; akademik bir dilin soğukluğundan uzak,
ama tarihsel gerçeklerden kopmadan,
okuyanı düşünmeye davet eden bir üslupla kaleme alınmıştır.
Bu diziyi yazmaktaki temel niyetim şudur:
Tarihle yüzleşmeden adalet kurulamayacağını,
kelimeler değişmeden zihniyetin değişmeyeceğini hatırlatmak.
“Keşif” demeden önce durup düşünmek için,
“medeniyet” denildiğinde sorgulamak için,
“demokrasi” söylendiğinde kimin kastedildiğini yeniden sormak için…
Bu yazı dizisini,
okuyan herkesi kendi tarih bilgisiyle, öğretilmiş kabullerle,
yerleşik anlatılarla yeniden yüzleşmeye davet ederek paylaşıyorum.
Okuyana değil,
düşünene seslenen bir Yazı dizisi olmasını diliyorum.
İsmail Erdal Emekli Eğitimci
14.12.2025 Muğla


