“Kralın biri taht odasında otururken,
pencereden sesler gelmiş.
”Güzel elmalarım vaaaaaar !”
bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor.
etrafında müşteriler.
kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;
– al sana beş altın, koş bana elma al.
baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;
– al sana dört altın, koş elma al.
vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;
– al sana üç altın, koş elma al.
saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;
– al sana iki altın, koş elma al.
komutan nöbetçiyi çağırmış;
– Al sana bir altın, koş elma al.
nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve;
– hey sen, ne bağırıyorsun? burası han mı, yoksa saray mı? defol buradan. arabana da elmalara da el koyuyorum.
nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş;
– İşte şef, iyi dalavere çevirdim. bir altına yarım araba elma.
komutan saray görevlisine dönmüş;
– işte, iki altına bir çuval elma.
saray görevlisi vezire dönmüş;
– işte, üç altına bir torba elma.
vezir, baş vezire dönmüş;
– işte, dört altına yarım torba elma.
baş vezir kralın huzuruna çıkmış;
– işte kralım, emrettiğiniz gibi. buyurun, beş elma.
kral oturmuş taht odasında ve düşünmüş;
”beş elma-beş altın. bir elma-bir altın
ve halk elmalara hücum ediyor..
demek ki vatandaşın durumu çok iyi .
vergileri hemen artırmak lazım…!!!”
(Alıntı)
Enver Seyhan