Şamil Carus
Ben Ozan Arif Şirin’i 1975 yılında tanıdım. Zile’de Ülkü Ocağı başkanıydım. Onlar bir tiyatro eseri sahneye koymuşlar oyunun perde aralarında da Ozan kendi yazdığı şiirlerini okuyor. Ozan ayağında çarıkları, pantolonun paçalarını içine aldığı el dokuması yün çorapları ile dikkat çekiyor, seyircilerin ilgi odağı oluyordu. O gün Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen ve Yusuf İmamoğlu gibi ülkücü hareketin uç beyleri ilk şehitlerini konu alan “AĞİT” isimli şiirini plak yapmıştı. Ondan 200 adet plak almıştık. Zile’den gerek Ozan, gerekse oyuncu arkadaşlar çok memnun ayrıldılar.
Bir yıl sonra ben Taşova’da öğretmenliğe başlıyorum, orada ülkücü öğretmenler teşkilatını bir gurup öğretmen arkadaşla kuruyoruz. Oranın başkanlığı yapıyorum. Ozanla Amasya Ülkücü Öğretmenler Derneğinde karşılaşıyoruz. Bana turne düzenlediklerinden bahsediyor. Taşova’da da bir program yapmayı teklif ediyor. Ben de Zile’ye gideceğim sen nasıl olsa Erbaa’ya da geçeceksin Ali Rıza ağabeye uğra gerekli bilgileri bırak ben dönüşte gerekeni yaparım, diye vedalaşıp ayrılıyorum. Taşova’da yaptığımız gece çok güzel oldu. Daha sonra pek çok defa görüştük. Maalesef 12 Eylül 1980 darbesi ülkücü hareketi ezdi geçti. Ozan yurt dışına çıktı. Pek çok arkadaş işkencelerden sakat kaldı. İdam edilenler oldu.Normal düzene geçişle Ozan Arif yurduna döndü. Daha sonra maalesef bir kısım ülkücülükten nasibini almamışlar onu hareketin dışına ittiler. 13 Şubat 2019 yılında ruhunu Allah’ha teslim etti. Samsun’da İlkadım Büyük camiinde binlerce sevenlerinin kıldığı cenaze namazından sonra naaşı Kıranköy mezarlığında ebedi istirahatgahina defnedildi.
Bu toprak, bu bayrak, bu Kur’an ve bütün mukaddes değerler uğruna mücadele eden ve uğurda ölenlere Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun ruhları için el-Fatiha