Tarihçi Ahmet Demirel’in Amasya Yavuz Selim meydanında bulunan Atatürk heykelinde eli baltalı insan figürü ile ilgili yapmış olduğu yorumlar tarihi gerçekleri yansıtmamaktadır.
Değerli tarihçi Hüseyin Menç bey anıtın kaide bölümü üzerinde yer alan figürlerin ne mana ifade ettiğini açıklamıştır.
Yakın tarihini bilen her yurttaş heykel önünde durup anıta baktığında 1919 yılında Amasya’ya gelen Atatürk’ümüzü karşılayan Amasyalıları ve bu yurdun o günün zor şartlarında baltayla kazmayla vatan edilişinin sembolize edildiğini anlar.
33 yıl önce yapılmış kurtuluşumuzun simgesi Atatürk heykelindeki figürlerden “Ermeni soykırımı” üretmek unvanı tarihçi olan bir zata hiç yakışmamıştır.
Esef etmemek lazımdır çünkü günümüz “Bevval-i Çeh-i Zemzem” yani Zemzem kuyusuna işeyen adamların günüdür. Bunlar kutsal olan, değerli olan, saygı duyulması gereken her şeye saldırıp kısa yoldan meşhur olmak isteyen tiplerdir. Tarihçi Ahmet Demirel de bunlardan biridir.
Tarihçiler propaganda değil, gerçekleri dile getirmelidirler. Ziya Gökalp’ın “Mukalete” yani karşılıklı katliam dediği geçmişte Ermenilerle yaşadığımız ortak bir acıyı soykırım olarak ifade ederek Ermeni propagandalarına uşaklık etmek bir Türk tarihçisine yakışmamıştır.
Tarihçi tarihin doğru düşünen beyni, doğru konuşan dudağı olmalıdır. Bizim tarihçimiz, bizim söylediklerimizi ağır işiten dünyanın kulağına Ermeni soykırımı diye bir vakanın yalan olduğunu, bunun o günün şartlarında “mukalete” olduğu hakikatini bağırmalıdır.
Adı tarihçi ama kendi tarihinden habersiz. Geleceğe ders olması gereken olayları işine geldiği gibi yorumlayarak ona sahte libaslar giydiren, tarihine, iftiharlarına saldıran bir tarihçi bizim tarihçimiz olamaz.
Kendi tarihi değerlerini lanetleyen bir küçüklük marazı içinde, bir heykeldeki kahramanlık figürünü Ermeni kıyımına bağlayacak kadar beşeri bir ishale tutulmuş birine tarihçi denemez.
Bir heykeltıraşımızın heykele yansıtmış olduğu milli ve hamasi heyecanı heykele bakan herkes görürken bir Türk tarihçisinin kendi anıtına olan nazarı, yorumu, gelmişi geçmişi, kafası ve yüreğiyle bu toprağın çocuğu olduğu konusunda bizleri şüpheye düşürmüştür.
Milli hafıza bu şekilde diri tutulabilir mi? Kurtuluş savaşını unutan bir neslin tarihçisinin saçmalıklarıyla geçmiş hatırlanabilir mi?
Liseyi Amasya’da okudum. En güzel günlerim tarih soluyan bu şehirde geçti. Amasya’nın sokaklarına binalarına ve daha çok Yalı boyunda gezen insanlara bakıyorum. Günlük hayatın içinde gidip gelen, çalışıp didinen insanlarımızla dolu. Düşünüyorum, bu kalabalık içinde şu üstünde gezdikleri cadde üzerinde yüzyıl evvel acaba hangi acılı ve acıklı maceralar yaşandı. Tarihçinin Amasyalılar tarafından baltayla kesildiğini söylediği Ermeniler Amasya’yı işgal etmiş olsalardı bu sokaklarda şimdi kimler geziyor olurdu, Yalı boyu evlerinde kimler oturuyor olurdu.
Amasya meydanında ki heykel baltayla kazmayla bize yurt kazandıran kahramanların aziz hatırası adına yapılmıştır. Biz ona baktığımızda tarihimizin unutulmaması gereken zamanlarını hatırlıyoruz.
Heykelde ki elinde balta olan bir insan figüründen Ermeni soykırımı çıkaran tarihçimiz, başını kaldırıp baktığı kaya mezarları için herhalde Ermenileri yukardan aşağı atıyorlardı yalanını da pek yakında neyin Taraf’ı olduğunu anlayamadığımız gazetede yayınlamaya başlarsa şaşırmayınız.
Ahmet Demirel meşhur olmuştur…