Amasya İtimat

AZRAİL DE BİR MELEK…

0
1422

Bir ney sesi gelir kulaklarınıza ve ince ince düşünürsünüz. ”Nereden geldim, nereye gidiyorum?” diye.
Aslında nereden, geldiğimiz de nereye gideceğimiz de bilinen bir gerçek. İnsan, nedense konduramaz bazı sonları, kendisine. Genel bir söz var ya“ Hafıza–i beşer, nisyan ile mâlûldür.”
Nafız kardeşimizi son yolculuğuna uğurlayıp dönerken, araçla da olsa doğup büyüdüğüm ve hayatımın ilk 21 yılını yaşadığım sokaktan geçtik. Çocukluğumun ve gençliğimin Cengiz Topel Caddesi ile hemen hemen hiç ortak yönü kalmadığına içerledim, üzüldüm. Dışarıdan lüks görünümlü yüksek binaların arasında ilerlerken, doğduğum evin yerini bile tam olarak kestiremedim dersem abartmış olmam.
İnsanlarda daha lüks yaşama,daha çok paraya ve keyfe sahip olma, daha çok ve her istediğini tüketebilme isteği, önüne geçilemez bir hastalık diyorum. Evet, yaradılış itibarı ile insanın gönlü liberaldir hep daha fazlasını ister. Babamı tabuta koyarken bir daha gördüm ki, kefenin cebi yok. İnsanın öteki tarafa hiç bir şey götüremeyeceği malumun ilâmı değil.
Bugünki yaşantıya bakıldığında pek rahat ve iyi seviye bir çocukluk ve gençlik dönemi yaşamadık. Bizim kuşak, bunların üstüne bir de öncesi ve sonrasıyla hayatımızın, hayallerimizin içine eden bir 12 Eylül yaşadık ki deme gitsin. Siyasi görüş farkını öteleyerek diyorum ki pek de hak etmediğimiz acılar yaşadık.
Hızla akan zaman bizi ömrümüzün son düzlüğüne doğru sürüklediğinde aramızda olmayanları düşünüp andım. Dedim ya bizim kuşak, kimleri bırakarak geldik bugünlere.
Amasya’dan Taşova’ya gelirken durakta karşılaştığım Koyuncuoğullarından rahmetli Hacı Hakkı emmimin Kadir, kendine özgü tavrı ve hafif bir gülümsemeyle“ Taşova’ya mı? Cenaze mi var, düğün mü var?“ diyerek söze başlar ve “cenaze de, düğün de olmasa Taşova’ya geleceğiniz yok …” diye serzenişlerde bulunur.
Her ikisi de hayatımızın olağan akışında yaşanan, yaşanacak olan durumlar.
Biraz da espritüel yaklaşarak içimden geçenleri paylaşayım, dedim. İnsansız Hava Araçları (İHA) gibi üzerimizde dönüp duran Azrail melek, vakti saati tamamlananları “garakuş“ gibi çekip alıyor, aramızdan.
Bir çırpıda hatırladıklarım mı? Ahmet Taş, Salih Bozkurt, Mustafa Tanış, Sedat Akkaya, Engin Kara, küçücük Şahin Önal, Ahmet Şenol Turan, Kani Önal, Kemal Tümer, Ahmet Yurt, Sedat Önder, Hasan Konyar, Mustafa Türkoğlu, A. Fatih Celep, Cevat Şahin, Hami Ünal, Ertuğrul Yıldırım, Ömer Gündoğdu, sevgili ağabeyim Muhittin Gündoğdu, Cihat Günel, Süleyman  Aloğlu, Ahmet Usta, Ahmet Kılıç (Özdemir), Bekir Aydın, Mustafa Subas, Sadullah Birinci, Selahattin Önder, Kirami Kara, Kenan Önal, Bekir Subas, Osman Sağıral… (Yazıyı okuyanlardan isteğim hatır-layamadıklarımı yorum olarak yazıp eklemenizdir.)
Evvel gidenlerimize rahmetler diliyor, değerli hatıralarını saygıyla anıyorum.

07.Kasım,2023
İdris SAYAR
AMASYA

Yorum Ekle