Suat Bayrak
Anamla oturdum bu akşam işten gelince, güneşli bir günün akşam üzerinde balkona kucağımda getirip sandalyeye oturtup, öptüm sevdim anamı.
”Güzel anam” dedim o ise konuşmadı sadece baktı gözleriyle bana daha sonra karşıya boşluğa.
Gözlerinde bir asra yakın upuzun yılların yorgunluğu vardı sanki. Ta, çocukluğundan başlayıp anasını, babasını, kardeşlerini hayal ediyor gibiydi.
Sonrasında babamla evlendiği zamanları, yokluğu, fakirliği hatırlıyordu. Varlıklı ailesini bırakıp babamlara, bir Kaynata, iki kayın ve üç görümcenin arasına gelip, tüm ailenin tek kadını olup, nasıl yokluğa karşı yaşam mücadelesi verdiğini, akabinde ayrı bir aile olup, beş çocuk yetiştirdiği günleri ve çocuklarının evlenip, bir bir çocuklara karıştığını düşünüyordu sanki.
Nihayetinde ahırdaki ineğini sabah sığıra gönderip, akşam ineğin dönmesi ile sütünü sağdığını. Tarlaya babamla birlikte buğday ekip Ağustos sıcağında orak biçmeye gittiğini.
Tüm aileyi 12 ay boyu çalıştıracak tütün için, önce bahçeyi fideleyip sonra tarlaya dikmeye, büyüyünce kırmaya eve getirip, dizinlere dizip kurutmayı denk yaptırıp, Tekele satıldığını düşünüyordu sanki.
Gözlerinin önünden yıllar bir bir akıp giderken, benimle, gelini ile torunları ile olan mutlu, rahat yaşamını görüyordu sanki ve sokakta komşularıyla hiç kavga yapmadan, küsmeden geçen onlarca yıllık dostluklarını hatırlıyordu.
Hacca giderken beyaz ihramı ile tüm komşuların kendisini yolcu etmek için Çarşı cami önüne geldiklerini hatırlıyordu.
Ailesiyle geçen bunca huzur dolu yılları hatırlarken şöyle bir içini çekse de huzurluydu, mutluydu, sadece yorgundu.
Anamla oturdum bu akşam önü işten gelince, ”ben anacığım benim Suat oğlun deyip öpsem de” o konuşmayıp sadece bakıyordu. Sanki 92 yıllık ömrü gözlerinin önünden geçiyordu.
Canım anam benim seni doyasıya öpüyor ve çok seviyorum.
Not: Bu yazıyı annemin vefat tarihi olan 7 Mayıs 2020 tarihinden kısa bir süre önce yazmıştım.