Bizim çocukluğumuzda Kandil demek kelime anlamı olarak yine aynıydı belki ama onu yaşamak, hissetmek çok hemde çok farklıydı.
Kandil akşamları erkek çocuklar öncelikle dedelerinin yoksa babalarının ellerine sımsıkı sarılarak camiye gider ve cemaatin sevabına ortak olurlardı.
Kız çocuklarıysa yine aynı şekilde nineleriyle ya da anneleriyle camide onlara ayrılan yerlerde ibadetlerini yapar ve onlarda cemaatin sevabına ortak olurlardı.
Başlarında bürükleri, bir elinde musaflaŕı diğer ellerinde panusları nur yüzlü nineleri görür gibiyim çocukluğumun sisler arasında kalan Kandil akşamlarında.
Onlar aydınlanmak uğruna kendilerini yakıyorlardı belki de karanlığı yırtarcasına.
Camiye gidemeyenler evlerinde Musaf okur dualar eder başta peygamber efendimizin ruhu olmak üzere cümle geçmişlerine bağışlarlardı.
Bu mübarek günlerde insanlar çok farklı bir hâle bürünür hoşgörü ve tevazu egemen olurdu yeryüzüne.
Rüzgarların meltem estiği güzel kokuların havada uçuştuğu manevi bir iklime kapılarını açardı dünya.
Camilerde gül suyu, akide şekeri evlerdeyse mutlaka şerbetler ikram edilirdi yediden yetmişe.
Ve insanlarda birbirine ikram ederlerdi yaratılmışların en kutlusunun yüzü suyu hürmetine.
Bizler çocuktuk belki ama o zamanlar hiç unutulmazdı, unutulmayacak da yaşadığımız sürece.
Yerlerin ve göklerin uğruna yaratıldığı kutlu Nebi Resulü Ekrem efendimizin dünyaya teşriflerinin başta İslam Alemi olmak üzere tüm insanlığa hayırlar getirmesi dileğiyle.
Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun.
Hakkı BİÇER
14 Eylül 2024
İstanbul Bahçeşehir