Söze bugün öğrendiğim bir cümleyle başlamak istiyorum. Kadim dostum Ahmet Günaydın beyefendi nakletti. Sözün kaynağı rahmetli Kadir hafız amcamız.
”Ecel-i kâzâ ve ecel-i müsemma hakkında yorum yapabilme haddimize değildir.”
Hayatımızdan bir yıldız daha kaydı . Ben ona daima “müdürüm” diye hitap ederdim. Öğrencileri ve hatta okulunda çalıştığı genç öğretmen arkadaşları “ müdür baba” derdi . Gözlemlerim ve tanık olduklarım , bu güzel adlandırmayı onun sonuna kadar hak ettiği bir saygının sonucuydu. Onu son yolculuğuna uğurlarken Ü. Erdal arkadaşımız dedi ki: ”Gerçek bir eğitimci ve bir aydını daha kaybettik.”
“Benden önce ölürseniz, dayanamam çok ağlarım “ dediğini C. Keleş ve S. Günaydın dostlarımdan öğrendim. Mütevazı, küçük bir kasabanın aynı dönemin çocuklarıydık.
Onunla yarım yüzyılı aşkın bir tanışıklığımız ve son 10 yıllar-da da derin bir dostluğumuz vardı. Aynı kasabanın, mütevazi ailelerinin çocukları olarak birçok ortak yönümüz vardı. Bir eğitimci olarak ülkesine, milletine, devletine onurla 34 yıl hizmet etikten sonra 2014 yılında yapılan “müdür kıyımı” ile çok sevdiği görevinden alındığında bunu kendine yediremeyerek emekli olmuştu. Sohbetlerimizde bazen derin konulara girer, ”eğitimden siyasete, spordan dostluğa hemen hemen aynı düşüncedeyiz” derdi. Sanırım “en önemli farkımız” ben Beşiktaşlı o Fenerbahçeliydi.
Babamdan bana kalan en büyük miras, kamu malını koruma öğretisi ve Fenerbahçe sevgisi derdi. Sivil hayatında giydiği elbiselerin hepsinde Fenerbahçe arması bulunurdu. Evinde kanarya beslemesi de ayrı bir FB tutkusuydu.
Babamdan para isteyeceğim zaman “Baba sana bir türkü söyleyeyim mi ?” deyince “Aman oğlum! Al şu parayı git kendine bir şeyler al derdi “ gülüşürdük.
Küçük yaşlarda ağabeyimiz Asım’ı kaybetmenin hüznüne ilerleyen yıllarda babası Nihat amcayı ve sevgili eşi Sevgi hanımefendi kısa süre sonra da Hatice annemizi kaybetme acısı eklenmişti . Zor zamanlar yaşadı, yaşıyordu. Güçlü iradesi ve adamlığı ile çok uzaklarda yaşayan oğulları ve torunlarının sevgisi ile bu acıların üstesinden geldiğini sanıyorum. Biz, dostları da onun yaşadığı bu acıları bir nebze olsun paylaşarak hafiflettiğimiz kanaatindeyim.
Yakın bir geçmişte yaptığımız kabir ziyaretinde Hatice annenin mezarının iki kişilik yapıldığını görünce “Neden böyle?” diye sormuştum.”Onun yanında ben yatacağım“ demişti. Ebedi uykusuna tevdi ederken gördük ki, yatacağı yeri önceden hazırlatmış, kimseye iş bırakmamıştı.
Bu dünyadan bir Adnan Yıldırım geçti. Çok insanın özellikle de çocukların dokunduğu hayatlarını olabildiğince güzelleştiren bir değeri kaybettik. Çok üzgünüm, çok üzgünüz.
Işıklar, çiçekler içinde uyu, sevgili müdürüm. Seni çok özleyeceğim.
28.08.2024
İdris SAYAR
Emekli Öğretmen
Amasya