5 YILDIR SÜREN TEHLİKE BÜYÜYOR!…

0
436

25 Haziran 2022 günü Erzincan’ın İliç’teki Maden işletmesi kompleksinde, siyanür içerikli solüsyon taşıyan borunun patlaması ve solüsyonun çevreye yayıldığının tespit edilmişti. taşova gen tr Haber sitemizde olayla ilgili

”YAKLAŞAN TEHLİKE!.. Torunlarımıza ne deriz, YA BÖYLE OLURSA?…” başlık atarak olası bir tehlikeye dikkat çekmiştik.
Tamamı Amasya ve Tokat il sınırları içerisinde yer alan Sakarat dağı Boğalı yaylaları eteklerinde 2020 yılından bugüne 21 ayrı Altın arama ruhsatı düzenlenmiş ve  HDD Ltd. Şirketinin (Çorum), ilçemize bağlı Ardıçönü – Kumluca (Boladan) köyleri arasında ”Maden sahasına girmek yasaktır” levhası asması ister istemez Yeşilırmağın da aynı akıbete uğrayabileceği ihtimalini akla getirmişti.
Kendisi de Boğalı’nın eteklerindeki ilçemize bağlı Dereli köyünün bir evladı olan Avukat Selim Saray’ın 6 Haziran 2025 günü paylaştığı bir fotoğrafla tehlikeye işaret etmiş;

Bayram vesilesiyle Köyüm Dereli de idim ama MUHTEŞEM BOĞALIMIZI uzaktan görebildik.

Malum epeydir her zenginliğimize ve değerlerimize düşman zihniyetin düşmanlıkları kapsamında olan MUHTEŞEM BOĞALIMIZ ı içine alan kimyasal, yok edici, sağlığa zararlı, yaşama engel, esas ve usulde hatalı, çok çok zararlı, faydasız kimyasal madencilikle mücadele ediyoruz.
Ardıçönü, Yaylasaray der iken sıra Köyüm Dereli de. Bir oldu-bitti ile her ne kadar MUHTEŞEM BOĞALIMIZ KALBİNE HANÇER ÇIKARILMIŞ ise de Dostlarım bu işin ilerletilmesi mümkün değil. İnatlaşılır ise Köylüm ve Yöre Halkı fikri infial aşamasında. Yetkili ve İlgililere duyurulur.
Yav hadi kamu yararı diyelim ormanımızdan, meramızdan vazgeçelim ama BOĞALI demek SUDUR, YAŞAMDIR, nasıl vazgeçelim. Vazgeçmeyeceğiz, her türlü mücadeleyi yapacağız.

Hal böyle iken; acısıyla, tatlısıyla bir hayat sürdürüyoruz, Hepinize iyi günler, selamlar, sevgiler. Yine Başyazarımız Naci Konyar’ın 30 Temmuz 2014 günü yazdığı

RAMAZANI UĞURLARKEN…

başlıklı yazısında espri gücü yüksek nükteci insanlarımızın yaşadığı yine Dereli köyünden Mehmet emminin günümüze uygun bir anekdotunu sizlerle paylaşıyoruz:

”Uzun yaz oruçlarının tutulduğu ramazanlar arkalarında yaşanmış tatlı hikayeler de bırakmıştır. Anlatanlardan dinledik, onların yalancısıyız;Eskiler vesayit derdi şimdinin yolcu taşıyan araçlarına. İşte o vesayitin kıt zamanlarında yine günümüz gibi uzun yaz oruçlarının tutulduğu bir günde Dereli köyümüzden bir vatandaşımız yaya olarak Taşova’ya gelir.

Evinin eksiğini gediğini taşıyabilecek bir ağırlıkta gördükten sonra öğle sonu köye dönerken sıcağın da etkisi ile yolun üzerindeki bir çeşmede (Dörtyol köyü mevkiindeki Kaymakam pınarı) elini yüzünü yıkar. Biraz yürür tekrar geri döner eline yüzüne su çalar ama susuzluktan kıvranmaktadır. başını kaldırır, başlar söylenmeye:

-Orağın varsa biçiyim, harmanın varsa sürüyüm. Benim orucuma ihtiyacın olmadığını biliyom. Ramazan bi dahaki seneye gine gelir emme Derelili Mehmet kulun giderse bi daha geri gelmez deyip ağzını gürül gürül akan çeşme oluğuna dayar.”

Unutmayalım ki, Doğanın bize hiç bir ihtiyacı yoktur. Doğa insansız daha güzel devam eder, ama insanoğlu asla doğasız yapamaz.

Fevkaladenin de fevkinde bölgemizin en güzel yaylalarından biri olan Boğalı yaylaları eğer bir giderse bir daha gelmez!..

Yorum Ekle