Tebdil-i mekanın ferahlığında okumuş olduğum bir kaç kitabın sayfalarında kaleme alınan bazı konuların muhtevası bugün milletimizin yaşamış olduğu(15 Temmuz 2016) karanlık zamana sanki evvelce yazılmış bir ders mahiyetinde olduğu düşüncesiyle okuyucularımızla paylaşmak istedik .
Değerli yazar Nihat Sami Banarlı “Edebiyat Sohbetleri” kitabında üç ordumuz olduğunu söylüyor; “Bu coğrafyada milletimize vatan olan bu toprakları medeniyetini “Ordu-Millet” şahlanışı, çalışkanlığı, yaratıcılığı ve disiplini ile kurduğumuzu ve bu ordunun İslam dünyasında asırlarca söylenmiş peygamber sözü ile “Bir ordum var ki, adını Türk koydum.” adı ile bilinen şanlı Türk ordusu olduğunu bu ordu ki huzuru, emniyeti, insanlık şefkati ve adaleti ile tarihin her devrinde bağrından çıktığı milletle ordu-millet olmuş, fethettiği ülkede zulüm ve ölüm yerine şefkat ve adalet götürmesi ile maruf tek dünya ordusu olmuştur:” diye tarifte bulunduğu birinci ordumuzdur.
Yazarımız ikinci ordumuzun maarif yani irfan ordusu olduğunu “Türk milleti, tarihte ne zaman irfan ordusuna kıymet vermiş, onun hocalarını muhterem ve mukaddes bilmiş,onun çocuklarını vatanın ve insanlığın istikbali bilerek iyi, faziletli, bilgili ve çalışkan yetiştirmişse o zaman daha büyük olmuştur.
Maarif bir milletin sonsuz ehemmiyet vermesi gereken en ciddi mevzudur. Vatan sever ve kahraman ordu kuvvetleri başta olmak üzere, bir milletin, ilim, teknik ve adalet müesseselerini, en iyi olarak ancak mülki ve askeri, ciddi bir maarif yetiştirir.” cümleleri ile de bugün gelinen noktanın yol haritasının işaret levhasını gösteriyor.
Yazarımız üçüncü ordumuzun maddi değil manevi ordumuz olduğunu bu ordunun “Asırlarca bu vatanı almak ve bu vatanda ebedi kalmak için şehit olmuş ecdadımızın ruh ordusu” olduğunu söylüyor
Ve yazarımız Büyük Türk şairi Yahya Kemal’in şiirlerinde, nesirlerinde Anadolu ve Balkan coğrafyasında ki Türk şahlanışlarının yarattığı mukaddes değerlerin başında ki abide “Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli” diye tarif ettiği “MEHMETÇİK”i anlatıyor:
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli
Çok büyük bir işi görmekle yorulmuş, belli
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz
Vatanın hem yaşayan varisi hem sahibi o
Görünür halka bugünlerde teselli gibi o
Çocukluk yıllarında parlak kokartlı şapkasıyla sarı ibrişimli, belde meç denilen ince uzun kılıçlı askeri üniformaya meftun olmayan hangi gencimiz vardı. Anadolu çocuklarının imrendiği bir hayat tarzıydı subay olmak… ve milletimizin, yurdu kuran, koruyan, kanı, eti, varisi olarak gördüğü güçtü ordumuz…
Ne yazık ki milletin gönlünde ve gözünde mukaddes bir abide olan ordumuzun sayıları az da olsa akıl idrak ve şeref yoksunu halkına, polisine kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş bir grup cuntanın darbe kalkışması güven duyduğumuz kurum olan ordumuzun itibarını zedelemiştir.
Sayın Sami Selçuk üç alanda kin, düşmanlık, tutkunluk gibi duygulara yer yoktur diyor; Bilim – Yargı – Devlet Yönetimi
Yansız devlet- Herkes yasa karşısında eşittir ilkesini perçinler.
Yansız bilim – Çernobil olayında Türk çayı etkilenmedi diyemez
Yansız yargı – Yasa, hukuk herkes için eşit uygulanır ilkesinin bekçisidir.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi halkımızın iradesi demokrasiye olan inancı iktidarın ve muhalefetin ortak tavrı ile ülkemizi bir uçurumun eşiğinden kurtarmıştır. Sıkıntılı bir coğrafyanın içerisinde olan ülkemizde en büyük güvencemiz ordumuzdur. Milletimizin ordumuza olan güveninde sevgisinde bir azalma olmamıştır. Milletimizin ordusuna olan sevgi ve bağlılığın incitilmemesi için her toplumsal olayda getirilen yayın yasağı gibi milletimizi derinden yaralayan işkence görüntüleri, askerlerin hırpalanış görüntülerinin ekranlarda gösterilmesinden imtina edilmelidir. Biz Türk Subaylarını bu görüntülerle hatırlamak istemiyoruz. Hainler hak ettikleri en büyük cezalarla yargılansınlar. Ancak hepimiz her şartta hukukun adil yargılamasından yana olmalıyız. Tıpkı Tahir Elçi’nin eşinin söyledikleri gibi : “Bir ihtimal eşimin katilini göz altına alırsanız sakın işkence yapmayın. İşkenceye karşı ömrünü adamış katil bile adil yargılanmalı” Bu katiller de adil yargılanmalı…
Ülkemizde güzel şeyler de yaşanmıyor değil. Dünyanın en büyük köprülerinden biri olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açılış mutluluğunu bugünlerde tam olarak duymak için daha çok kardeşlik köprülerini inşa etmemiz lazım. Çünkü çok fazla yarası var bu ülkenin. Kardeşlik köprüleri bu yaraları saracak ve iyileştirecek yollar olacaktır.
Rahmetli Demirel okula, kışlaya, camiye siyaset girmemeli derdi. Sayın Kılıçdaroğlu buna yargıyı da ekledi. Ülkemizin sağduyu ile birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek bu badireden ders çıkarıp liyakatin sadakatten daha önemli bir erdem olduğuna, emanetin ehline verilmesi gerektiğine ve de toplumsal refah ve huzurun ancak hukukun üstünlüğü, milletin egemenliği ve demokrasiye bağlılıkla gerçekleşeceğine inanıyoruz.
Allah milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.