Gündoğdu Yıldırım
Sorgu; çoğunluk tarafından kabul görmüş doğruların akıl ve bilim
temelinde irdelenmesidir.
Sorgu, sorgulama, sorgulamak…
İnsanın var oluşu ile başlar…
Bilim adamları, felsefeciler en çok sorgulayanlardır.
Bugünlere de onların sorgulamaları sayesinde gelinmiştir.
Her dönemin kendine göre doğruları vardır.
Bugünün doğruları yarının doğruları olmayabilir.
“Dünya, tepsi gibi dümdüzdür” doğrusu uzun yıllar kabul gördü.
Coğrafi keşifler öncesi, dünyanın bilenen büyüklüğüne inanıldı.
Kölecilik, Feodalite, kapitalizm en iyi yönetim şekilleri sanıldı.
Buluşların, keşiflerin her dönem için son olduğu iddia edildi.
Her doğal afette de dünyanın sonu geldiği söylendi.
Büyük afetlere kıyamet günü dendi…
Irkların, sınıfların üstünlüğü savunuldu.
Değişmeyen tek şey değişimdir…
Doğrular sürekli değişiyor.
Bir değişim döngüsü her daim vardır ve de var olacaktır.
İnsanlar bu değişimi sorgulayarak öğrenir.
Sorgulanmadan öğrenme gerçekleşmez; öğrenilen bilgiler, sadece
zihinde yer kaplar. Bilginin öğrenilmiş olması için; davranışa
dönüşmesi gerekir.
Bir hikâye anlatılır: Bir kışlada yeni yapılan bir anıtı korumak için
askerler tarafından tutulan nöbet zaman içinde sürekli hale gelir ve
yıllarca o anıtın başında askerler nöbet tutar. Bir zaman sonra tutulan
nöbetin yapım aşamasında anıtın zarar görmemesi için olduğu anlaşılır
ve askerlerin nöbet tutma süreci sona erer.
Sorgulamak; neden aramaktır. Doğru bilgiye ulaşmaktır.
Sorgulamak kolay bir iş de değildir
Sürüden kopmak, aykırı sayılmak…
Cezalandırılmak…
Tek başına kalmak…
Tek olmak…
Cezası ne kadar ağır olursa olsun…
Meyvesi paha biçilmez değerdedir.
Sorgulamak…
Kutsal bir görevdir.