Amasya İtimat

SEVGİLİLER GÜNÜ

Onlar “Alamını kalbinde tutup kimseye açma; zira elemin zikri de başka elemdir.” düşüncesinde bir ahlak üzere yaşadılar. Onlar sevgililer günü nedir bilmeyen kayıp bir nesildir.

                   Onlar belki de küçük yaşlarda evlendiler, gelin gittikleri evde tanıdıkları kocalarını söze dökülmeyen kelimelerle sevdiler.

                   Bir ömür boyu sarhoşta olsa, çirkinde olsa, fakirde olsa kocalarına gösterdikleri itaati ibadet kabul edip belki de kocalarının ağzından “Seni Seviyorum” sözünü de hiç duymadan bu benim kaderimdir avuntusuyla bir ömür geçirdiler.

                   Onlar bizim ninelerimiz, annelerimiz, halalarımız, teyzelerimizdi…

                   Sevgililer gününde ben hep onları ve onların “üç nokta”hikâyesini hatırlarım.

                   “ Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi ?”

                   Hiç anlaşılmaz mıydı? Eskinin uzun askerlik yıllarında eve gönderilen her mektubun sonunda hep o üç nokta vardı. Ana, baba, teyze, amca ve komşuya hal hatır soran satırların sonunda ki üç nokta kimsenin dikkatini çekmiyordu. Üç noktanın muhatabı ise her mektupta gördüğü üç noktada hasret ve aşk dolu cümleleri okuyormuş gibi oluyordu. Onu mektupta yazılanlar pek ilgilendirmiyordu. O mektubun satırlarının sonunda ki üç noktayı arıyor ve o üç noktayı buğulanmış gözlerinden süzdüğü üç damla gözyaşı ile yıkıyordu.

                   Seneler, seneler sonra eşine asker mektuplarında ki o üç nokta için şöyle diyordu:

                   — Sahi Ahmet Bey, ne güzel mektuplar yazardın eskiden?”

                   Eski şarkıların verdiği tadı bugünün şarkıları niçin vermiyor dersiniz?

                   Unutturamaz seni hiçbir şey

                   Unutulsam da ben… Güftesine cevap olarak:

                   Unutmadım seni ben

                   Her zaman kalbimdesin… Diye cevap veren bir güfte bir beste zamanımızda niçin yazılamıyor, yapılamıyor.

                   Evet, bir iklimdi eski nesil hülyalarımızı devşiren, bizi maziyle avunduran… Güçlü bir aile yapımız vardı. Bugün Türk aile yapısı çatırdıyor. İstatistikler evliliklerin üçte birinin boşanmayla son bulduğunu gösteriyor.

                   Cemil Meriç üstada sormuşlar; Gözlerinizi kaybetmiş olmanıza rağmen yazma gücünü kaybetmeden yazmaya devam edip birçok eser ortaya koymanızda aile hayatınızın rolü var mıdır? Üstat cevap veriyor:

                   “Bir evde huzur yoksa hiçbir şey yapılamaz. Biz eşimle karşılıklı olarak birbirimizle yüksek sesle dahi konuşmamışızdır. Evlilik “birleşme” demektir. Aksi halde “çiftleşme” olur. O da ancak hayvanlar için geçerlidir.

                   Tüketimden başka hiçbir sosyal mesajı olmayan, toplumda aile içi şiddet, kadına şiddet, boşanma gibi yaşanan gerçekleri görmezden gelerek mutluluğu “olmakta” değil, “sahip olmakta” gören bir anlayışa sormak gerekir.

                   Hangi sevgili, hangi sevgililer günü…

                   Günümüzde her şey o kadar çıplaklığa dayandı ki kadının esrarımı kaldı. Nerde kaldı o muhafazakâr Anadolu aşkları…

                   Aşk ulaşamamaktı, aşk utanmaydı, yüzün kızarmasıydı, sevgilinin gülümsemesiyle mutlu olmaktı. Sevgilinin sokağından geçmekti, onu pencerede görmek ya da perdenin arkasında olduğunu hissetmekti.

                   İletişim teknolojisi ve kitle iletişim araçları sevgide sınırı kaldırdı. Bir tuşla ulaşılan sevgilinin de kıymeti kalmadı.

                   Bu nedenle günümüzde aşk ve sevgili farklı yorumlanmaya başladı. Bugün için o sevginin adı bedene sahip olma noktasına kilitlenmiş. Oysa “Sevgiyi devam ettiren vücut değil ruhtur.” Bugün toplumda hızla artan boşanmaların kökünde bu anlayıştan uzaklaşmanın rolü vardır.

                   Sevgili olmak demek aile kurmaya talip olmak demektir. Bu sevgililer gününde biz aile kurmaya namzet gençlerimizin bu güzel günlerini kutlarken onlara“Aile hayatını bir ibadet, evlerini de bir mabet” gören anlayış içinde kuracakları kutsi çatı altının dirliğine, düzenliğine yol açan bir evlilik temenni ediyoruz.

                   Genç kuşağın böyle bir gününde maziyle avunup, hal ile dövünmek hoş olmasa da geçmişin güzelliklerine halka olmak ve bu güzellikleri genç nesillere anlatarak yarına taşımak bizim neslin, günümüz gençliğine sevgililer günü hediyesi olsun…

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.