Amasya İtimat

SESSİZ LİMAN

Zeki Ordu
İnsanlar hayatları boyunca gerek iş, gerek tatil, gerek ziyaret maksatlı yer değiştirirler. Her yerde hayata ve insana dair hikâyeler dinler, bazı tespitlerde bulunur.
Malum bir seyahatten dönene “Yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat” diye bir söz vardır. Anlatılan bu hikâyeler zaman içinde unutulur gider. Şayet çok önemli bir şeyse zamanla değişikliğe uğrayarak aslından uzaklaşır.
Ordu, Büyükşehir olmadan önce Yalıköy denilen yer Fatsa’ya bağlı bir beldeydi. Ancak Büyükşehir statüsünde olan illerden  belde  belediye  başkanlığı lağvedilerek mahalle durumuna düştü. Artık o yerlerin Belediye Başkanı olmayacaktı. Yani muhtarlıkla varlığını devam ettirecekti.
Yalıköy Fatsa’ya bağlı şirin mi şirin bir yer. Sahilde bir de limanı var. Fatsa’ya çok yakın. Eski yol üzerinde olması sükûnetini daha da artırdı. Yılın üç ayı hariç yeşilin ve mavinin üstünlüğü bariz olarak ortada. Bir devrin en meşhur ekmeklerinden biri de burada yapılıyordu. Kendine has köftesi ülke çapında duyulmaya başlamıştı.
Fındık başta olmak üzere balıkçılık önemli geçim kaynaklarından. Ayrıca limanının olması yerli olmayan balıkçı ve denizcilerinde uğrak yerlerinden olduğundan bunların ekonomisine ciddi katkıları olmaktadır.
Ben ne zaman o yol üzerinden geçsem limana uğrar mavi ve yeşili aynı anda seyre dalardım. Karaya doğru baksan yeşil, denide doğru baksan mavi. Gökyüzü ise her ikisinin ortak tarafı.
Bugün orada bulunan ve ağ dokuyan işçilerin yanına uğradım. Selam verip yanlarına vardım. Dokudukları ağın ne ağı olduğunu sordum. Bana her balık için kullanılır dediler. Bir balıkçı çocuğu olduğum için her balık için nasıl bir ağmış diye merak edince işin aslını öğrendim. Meğer ağın kurşun yakası üzerinde çalışıyorlarmış Kurşun yaka demek denize atılan ağın bir tarafı hep kuşundan olur. Diğer tarafı da mantardan yapılır. Ağ denize atılınca önce kurşunlar dibe çöker ve denizdeki ağ sanki tenis ağı gibi durur.
Mart ayı olması ve havanın biraz soğuk olmasına rağmen geçimini temin etmek için akşama kadar ayaküstü çalışan balıkçılar, ağların bir an evvel tamamlanıp denize atılması gereken zamanı beklemektedir.
İzin isteyip fotoğraflarını çektim.
Eğer yazılan yazıyı okumak isterseniz bir telefon numarasına ihtiyacım var dedim. Sağolsun Koçan isimli bir kişi bana telefonunu verdi. Ben de söz verdiğim gibi bu yazıyı kaleme aldım.
Gece- gündüz, kar-kış, soğuk-sıcak demeden emeği ile çalışan bu işçilere minnet duydum. Biz sıcak yerlerde, sofralarımızın başında tutulan balıkları afiyetle yerken onlar orada saatlerce ayakta kalıyorlar. Onlara ne kadar teşekkür etsek az.
Bu arada bazı vatandaşların Belde iken mahalle durumuna düşen Yalıköy’ün hizmetten daha az faydalandığına dair görüşleri ise başka bir bahis olması dolayısı ile bu mevzuyu şimdilik geçiyorum.
Başta Yalıköy’de olmak üzere ülkede balıkçılık yapan bütün işçilerimize selamlarımı yolluyorum.

 

Yorum Ekle