Amasya İtimat

SEÇİM SOHBETİ…

Uzun bir süredir ortalıkta görünmeyen Cuvapçı Mehmet aga ile bir çay sohbetinde buluştuk. Özlemişiz. Seçimleri sorduk.

Evladım dedi, benim seçimden aklımda kalan tek şey Taşova’ya gelen bakanın hakareti… Biz de az çok kitap okuduk. Hani bir şair Osmanlıcada ki “Nazır” sözcüğü öz Türkçede “Bakan”a çevrilince: Bize bakan değil biraz gören lazım demişti ya işte “seçim dolayısıyla” ilçemize gelip “bu adilere cevabı sandıkta verecek misiniz” diyerek halkımıza hakaret eden Tarım ve Orman Bakanının Taşova’da PKK’nın olmayacağını görmemesi için kör olması lazım. Bize böyle bakan lazım değil gören bakan lazım.

Geçmiş yıllarda bakanlık yapmış rahmetli babası sağ olsaydı eğer Taşova’da halka yapmış olduğu tevil götürmeyen bu zırva için onu karşısına alıp şöyle diyeceğini tahmin ediyorum: “Oğlum, ben sana bakan olamazsın dememiştim.”…!

Cuvapçı Mehmet aga bundan sonra okuduklarından bahsetti. Bunları bir yere bağlayacağını biliyor zevkle dinliyorduk. Önce Sait Faik’ten söz etti.

Sait Faik, anasının sevgisi dışında aradığı, özlediği sevgiyi bulamamış bir yazar. Sevgi özlemini çok duymuş sevgiye aç gitmiş. Biri ona seslensin, onu arasın istemiş hep. Burgaz adası yollarında yürürken “Hişt hişt” diye bir ses duyar gibi olup, arkasına bakışını, kimseyi bulamayışını anlatan “Hişt” adlı hikâyeyi şöyle bitirmiş.

“ Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten gelsin de nereden gelirse gelsin. Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler böcekler, insanoğulları…

Sait Faik’i niçin anlattım bilir misiniz dedi. Bu millet son yıllarda onun sevgiye aç gittiği gibi sevgiye, tatlı söze hasret kaldı. İstanbul Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’na sözü getirerek birkaç televizyonun gösterebildiği bu güzel adamı ağlayarak izledim. Süper bir başkan. Ne kadar özlemişiz sevgi sözcüklerini söyleyen bir insanı. Hasret kalmışız gönlümüze ferahlık veren sözcüklere. Sabahattin Ali’nin gönüllere sevgi mesajı veren şu şiirini okuyan bir politikacı gördünüz mü?

“Dünyada hayatın bir tek manası varsa oda sevmektir.

Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sevmek.

Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır.

Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi diyebilirler.

Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.”

Cuvapçı Mehmet aga bu şiiri okuduktan sonra lafı Osman Gazi’ye getirdi.

Şeyh Edebali büyük atamız Osman Gazi’ye “Gönül kerestesiyle/Yeni şehir ve bazaryap” demişti. Bütün çağların sesi olabileceğini gördüğümüz bu manidar cümle bize bugün en doğru siyaset rehberidir.

Dünya çok büyüktü ve Osman Gazi’nin elinde “Gönül kerestesi”nden başka bir gereci yoktu. Orada, bir çağın başında durmuş, bütün gelecek zamanlara vasiyet eder gibi “Gönül kerestesiyle/Yeni şehir ve bazaryap” diyordu.

Dünyanın en büyük ve en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran genç adamın, bir bahar günü bir çınar fidanını toprağa diker gibi bütün milletin macerasını bu cümlede ifade etmesi, insanlığın duyduğu en ilginç benzetmelerden biri olmalıydı. Soyundan geleceklere verdiği bir sır, bir tılsım.

Cuvapçı Mehmet aga Ekrem İmamoğlu’nun Edebali’nin gelecek zamanlara vasiyeti olan çağların sesi olabilecek bu manidar cümlenin günümüzdeki takipçisi ve uygulayıcısı olacağına inandığını söyleyip seçim sonucunun uzamasından duyduğu rahatsızlığı belirtip bize hukuk edebiyatından cümleler döktürdü.

Bir ülke yalnız adaletle ebedileşir, adaletsizlikle yıkılır.

Her rejimin temeli adalettir. Halka hürriyet, ahlak ve şeref veren odur.

Bir ülke kılıçla alınır, ama adaletle elde tutulur.

Adil bir mahkeme devlet binasının en sağlam direğidir.

Adalet olmazsa toplum dağılır.

Adalete güven, toplumu tutan bağların başında gelir.

Adalet ülkenin temelidir.

Bu sözlere içtenlikle inanılan bir ülkede çözümlenmeyecek bir sorunun kalmayacağını söyleyen Cuvapçı Mehmet aga’yı dinlerken doğru söyleyenlere de ne kadar hasret ve özlem duyduğumuzu hissettik…

Yorum Ekle