Ahmet Şimşek
Taşova ve köyleri, ekonomik olarak zengin ve turistik bir bölge değildi. Ülkedeki savaşların ve yoklukların ardından kara sabanla çift sürer, kerpiçten evler yapmaya başlamış insanlarımız.
Geçmişi ve anıları bu kerpiç yapılarda ararken gözlerimiz bu evlerdeki güzel yaşanmışlıkların ip uçlarını arıyor sanki.
Duvarda gaz lambasının asılı olduğu lambalığı, karşıda unutulmuş tahta sandalye, dökülmüş çamur sıvalar, kırık kiremitler, karşıda tozlanmış tencere, tava, tabakların konulduğu tahta terekler yıllara ve bakımsızlığa yenik düşmüş.
Ne güzel anılar yaşanmış bu kerpiç evlerde. Tahta kaşıklar, gaz lambaları ışığında, zifiri karanlıkta yol bulmaya çalışan yöremizin insanların hedefi insanlık ve kardeşçe ve güzel yaşamaktaydılar. Tahta ve toprak tencereler, kendi imkanlarıyla bir hayat kurmuş bu yörenin insanları. Koca bir devir yaşanmış bu kerpiç evlerde. Toprak evlerde kurak topraklarda yasam mücadelesi veren koca yürekli hanımlar ve efendiler zorluklar içerisinde insanlıklarını, hatır, gönül saymayı, bir selamla, olunmaz işleri olduran koca yürekler varmış. Hatıralar gözümüzde canlanırken, simdi buralarda hatırın, gönülün yok sayıldığı, hakkın hukukun yok edildiği bir döneme uyandık.
Bir devir kapanırken, acımasız bir döneme gözlerimizi açtık.