İmamlarımız İslam’ın halkımıza yansıyan yüzüdür. Bu nedenle toplum içindeki yerleri hep özeldir ve önemlidir. Gerçi Cumhuriyetin ilk yıllarında o aynayı yozlaştırmak için çok özel önem verilmiş, bunda kısmen de muvaffak olunmuştur ama son yıllarda imamlarımızın imaj ve itibarı eski anıltılarından kurtulmuştur.
Peşin söylemeliyiz. İmamlarımızın tamamım üniversite mezunu olmalı ve özel itina ile seçilmelidir. Çünkü halkımız İslam’ı bir bakıma (yanlış olmasına rağmen) imamlarımızla değerlendirmektedir. Neden yanlıştır? Çünkü her ne kadar imam olsa da netice itibariyle insandır ve hiçbir kul hatadan ârî değildir. İslam’ı hatalı imamlarımızla yargılayan bir kesim vardır bizim toplumumuzda. Bu kesimin elindeki yaygara malzemeyi almak adına imamlarımız daha dikkatli davranmalı daha kucaklayıcı olmalı, daha hoşgörülü olmalıdır.
Bize göre imamlarımız;
Bilgili,
Birikimli,
Becerikli,
Basiretli,
Birleştirici olmalı.
Bütün bunların yanında sesi güzel ve makam bilgisine sahip olmalıdır.
Merkez camimiz imamı Sevgili Hüseyin Aytaş’ı namaz kıldırırkenken ki ta’dil-i erkan riayeti ve hutbe okurken ki ses tonundaki çekici tonu görünce, Kur’an Kursu öğretmenimiz sevgili Kayabey Öztürk’ü ezan okurken ve müezzinlik yaparkenki ses ve harf mahreçlerindeki liyakatlerini görünce, doğrusunu isterseniz kelimenin tam anlamıyla mest oluyorsunuz. Hele hutbe okurken yaptığı konuşmadaki rifkat, ses tonu, vurgulama, diksiyon…. Kelimeleri yüreğinize indiriyor. Adeta çıkıyorsunuz içinde yaşadığınız dünyadan ve gidiyorsunuz ya da Hüseyin Hoca tarafından götürülüyorsunuz farklı bir âleme.
Kaya Hoca’nın ezan okuması ve kimi zaman salâ vermesi de taşıyor sizi başka bir âleme.
Esasında bu konuyla ilgili çok şey yazmayı düşündük ama, netice itibariyle bir gazete sütunudur, sonuçta sınırlandırmak gerek.
Her ikisinin şahsında bütün din görevlilerimizi sevgi ve muhabbetle selamlıyor, herkese ayrı bir sütün ayırmada acze düşmemizden dolayı da af dileyerek herkese sağlıklı, başarılı ve bulunduğu yer ile yetinmeyip hep ileri, daha ileri hedefleri ideal etmeleri duasıyla selam gönderiyoruz.
Bu yazıyı niçin yazdık?
Marifet iltifata tabidir. İşini güzel yapan ve işinin ehli olan herkesi bir şekilde ifade etmek bir bakıma onu onore etmektir. Biz de bu iki değerli görevlimizi acizane onore eldim diye kalemledik bu duyguları… Keşke gücümüz yetse de maddi ödülle ödüllendirsek! Ama gücümüzün ödülü sözlerimizdir. İnşallah kabul görür bu kardeşlerimizce.
Selam olsun herkese….