Amasya İtimat

FELENBEL KALESİNDE KOMUTAN MEZARI…

0
1995

İlçe merkezimizin tarihi çok eskiye dayanmıyorsa da çevremizde çok eski medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir çok tarihi yörelerimiz var. İşte bunlardan bir tanesi de ilçemize 14 kilometre uzaklıktaki Çalkaya köyündeki Hüvelen kalesi olarak bilinen Felenbel Kalesi.

Felenbel Kalesinde ne zaman yapıldığı bilinmeyen kartal figüründe kartalın uzunluğu yaklaşık beş metre. Kaya mezarının pencere kısmının hemen altında yer alan kartal figürü bu kalenin bir komutan mezarı olduğunu simgeliyor olup, Kartal figürünün çoğunlukla Roma döneminde asker mezarlarını simgelediği biliniyor.

Köylülerin anlatımı ile Felenbel (Hüvelen) kalesinin bilgilerini ihtiva eden  tablet (kitabe)’nin yaklaşık 60 yıl önce Amerika veya İngiliz turistler tarafından çalındığı iddia ediliyor. Kalenin kenarlarında bulunan oklar halen Amasya Müzesinde sergilenmektedir.

FELENBEL KALESİ:
Çalkaya köyü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Sonisa kazasının Felenbel nahiyesi, merkez köyü olarak görülmektedir. Felenbel nahiyesi, Destek Çayı kenarında kurulmuştur. Köyde bulunan Felenbel Kalesi ile ilgili ilk kayıtlar ise araştırmalarımız çerçevesinde Kubadoğlu beyliği dönemi ile karşımıza çıksa da kalenin yapımının bundan daha eski olduğu ve kalenin varlığı Pontus krallığı dönemine kadar uzanmakta olduğu söylenmektedir.
1318 yılında Samsun, Kavak ve Ladik yöresinde hakimiyet sağlayan Kubadoğlu Beyliği, Yıldırım Beyazid’in Samsun bölgesini fethiyle gerileme yaşamışlarsa da 1402 de Timur’un, Yıldırım Beyazid i yenerek Osmanlı devletinde ” Fetret Devri” dediğimiz dönemin başlamasıyla Kubadoğulları tekrar Samsun’u ele geçirmişler hakimiyet alanlarını Erbaa ve Niksar topraklarına kadar genişletmişlerdir. Amasya’da bulunan Çelebi Mehmet, Kubatoğulları üzerine yürüyerek bugün Çalkaya köyünde bulunan Felenbel kalesini zaptetmiş ve Samsun’un idaresini Taşanoğullarından Ahmed Beye vermiştir. Kubadoğulları Beyliği 1422 de tamamen yıkılmıştır. Felenbel Kalesi, bölgede Osmanlı hakimiyeti dönemlerinde de kullanılmıştır.

Köye 1 kilometre uzaklıktaki Kalenin tepesinin denizden yüksekliği yaklaşık 950 metre civarında ve büyükçe bir düzlükten oluşuyor.  Zamanla aşınmalar ve özellikle 1939-1944 yılları arasında meydana gelen depremlerde büyük hasarlar görmüş. Kalenin yıkılan sütun ve taşları yok. Definecilerin yıllar yılı içinde uhde kalan bu kaleye girmek son derece zor. Güney kesimindeki kapısından girmek dağcılara mahsus bir beceri olsa da, 1960’lı yıllarda 2 ayrı şahısın kalenin zirvesinden halatlarla bu zorlu mücadeleyi başardığı biliniyor. Belki bilmediklerimiz de olabilir. Kalenin üzerinde ve yanlarında bulunan odalar zamanla taş ve molozlarla dolduğu için kullanılmaz durumda. Kale odalarında dönem dönem o zamanki krallık ve beyliklerin kıymetli eşya ve paralarını muhafaza ettikleri biliniyor. Kalenin, 50 askerle, yüzlerce askere karşı günlerce mücadele edecek stratejik bir konumu var. Güney cephedeki kale kapısından girildiğinde bir çok odanın bulunduğu ve bir zamanlar zindan olarak kullanıldığı biliniyor.

Kalenin kuzey kısmında köy fırını tabir edilen ekmek fırınları yıkılmış. Yakın zamana kadar kartallara yuva olan kalenin tepesindeki yuvalarda artık kartallar yok. Bölgedeki kartal nesli bitmiş. Kale ve çevresi yine de şahin, baykuş ve çeşitli kuş türlerine ev sahipliği yapıyor.

Kale tepesine çıkmak oldukça zor olsa da, yine de gezip görülmeye değer.

Yorum Ekle