Dağlık Karabağ,
Türkiye’nin dibinde kurulmak istenen bir terör devletidir. Ermenilerin sinsice 30 yıldır PKK’lıların eğitim yaptırdığı ve sınırımızdan sızmalar ile Türkiye’ye saldırdıkları bir kamp alını adeta. PKK ve örgütün Suriye’deki yapılanması içindeki Ermeni “Nubar Ozaryan Taburu”na bağlı teröristlerin Karabağ’da 7 kamp kurduğu tespit edildi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu gün Kayseri’deki konuşmasında, “Eğip bükmeden açıkça söylüyorum, Türkiye’nin Güney sınırlarında bir terör devleti kurulmak isteniyor. Asla buna izin vermeyeceğiz” diyor.
PKK; Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu, Irak’ın kuzeyi, Suriye’nin kuzeydoğusu ve İran’ın kuzeybatısını kapsayan bölgede devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların Türkiye sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için askeri hedeflere, köy korucularına ve sivillere karşı saldırılar düzenleyen yasa dışı ayrılıkçı silahlı örgüttür. KADEK (Kürtçe: Kongreya Azadî û Demokrasiya Kurdistanê, Türkçe: Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi) ve Kongra-Gel (Halk Kongresi) isimlerini de kullanmıştır. 1978 yılında, Lice’nin Fis köyünde Abdullah Öcalan ve kendisini destekleyen 21 kişi tarafından kurulan PKK’nın ideolojisi, 2005 yılına kadar Marksizm-Leninizm, ardından demokratik konfederalizm üzerine kurulu olmuştur.
PKK’lı teröristlerin hedeflerine ulaşabilmeleri için uzun yıllardır başta Irak’ın kuzeyinde, Kandil, Sinath-Haftanin ve Zap bölgelerinde, Suriye’nin kuzey bölgesi Türkiye sınırlarının karşı tarafında Afrin, Azez, El Bab, Ain İsa ve Münbiç gibi bölgelerinde, İran’da ise Kandil’in İran’a bakan kısımlarını kullanıyor PKK. ABD ve Avrupalılar Kandil’i ziyaret için genellikle Erbil hattını kullanıyor. Terör kamplarına yönelik turlarda genellikle helikopterler kullanılıyor.
Asıl yıllardır bilinmeyen bölgeler ise, Dağlık Karabağ…
Dağlık Karabağ’ın Türkiye ile arasında Ermenistan toprakları ve Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesi yer alıyor. Bu uzaklık PKK’ya güven veriyordu. Ayrıca Ermenilerinde bu eğitimleri verdiği MİT tarafından biliniyordu. Bu durum Türkiye’nin yanısıra Azerbaycan ve İran’da yapılan terör eylemleri için zemin hazırlayan güvenli bir bölge gibiydi adeta PKK için.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın açıkça, “Azerbaycan nasıl istiyorsa o şekilde destek vereceğiz” demesinin temel dayanağını oradaki terör yapılanması oluşturuyordu. Bunu da dünyaya apaçık beyan etmesinin temel nedeni elindeki bu kamplara ait bilgilerin olmasıydı. Bu bilgiler onu her zaman haklı çıkaracağından, ne Rusya, ne de Amerika farkındaysanız açık seçik bir Ermenistan’ın Karabağ’daki savaşına tarafmış gibi pek görünmek istemediler.
Fransa ise tam aksine Suriye’deki PKK kamplarını nasıl inşa etti ise Dağlık Karabağ’daki durumada aynı tepkiyi küstahça gösterdi. PKK için, bu gün net olarak Fransa’nın finanse ettiği ve Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerinin ses çıkarmadığı bir “Terör Örgütü” diyebiliriz.
Dağlık Karabağ,
1991-1992 ve 1993’te ki savaşlarla binlerce Azerbaycan sivil Türk’üne soykırım yapılarak Azerbaycan’dan koparılmış Azerbaycan’ın öz topraklarıdır.
Dağlık Karabağ sorununa barışçıl çözüm bulunmasını teşvik amacıyla 24 Mart 1992’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubunu oluşturdu. Grubun eş başkanlıklarını Rusya, Fransa ve ABD üstlendi. Sorunu çözmek için oluşturulan AGİT Minsk Grubu, bugüne kadar sonuç alamadı. Doğrusu alınmakta istenmedi. Sebebi burada güvende olan PKK kampları vardı çünkü. Türkiye bu kamplardan habersizdi. Ne zaman Türkiye kendi İHA ve SİHA’larını yapana kadar. Türkiye artık bu yerli ve milli yapım cihazlar sayesinde artık dünyaya tepeden bakabilir hale geldi. PKK’nın tüm hareketliliğini tepeden artık net biçimde görebiliyor. Bu saye Se artık nokta operasyonlar yapabilir hale geldi. PKK’lıların telsizlerine bile bu rahatsızlık yansıyor artık. Başka bir deyimle artık PKK’lıları keklik gibi avlar hale geldik.
Doğrusu bu kararlılık ve tutum ne kadar sergilenir bilinmez. Ama Türkiye’de ki 2023 seçiminin kazananları değişirse PKK sil baştan buralarda olacağına garanti verebiliriz. Gerek Fetö’nün destekçisi partiler, gerekse bu parti ile ittifak yapan partilerin şimdiden vaadlerine bakılırsa Kürtlere “Yerel Yönetimlerde Özerklik” sözü var. Bu vaad PKK’nın uzantısı HDP’yi gizliden de olsa Millet ittifakının ortağı yapmaya yetiyor.
İkdidar Partisi’nin “Kürt açılımı” sayesinde o dönemin Kürt oyları Ak Parti’ye kaymasına neden oluyordu. Daha sonraları Cumhur ittifakının ortağı MHP sayesinde bu projeden vaz geçildi. Hendek olayları da MHP’nin haklılığını da gösterdi zaten.
Gelecek dönemin şifrelerini artık net bir biçimde görebiliyoruz. Ak Parti içinden mitoz bölünmeyle çoktan partiler ve FETÖ yapımı partilerinde ortaya çıkmasıyla Türkiye’nin geleceğinin pek aydınlık olacağını söyleyemeyiz.
Umarız ki bir el gelir ve bu çirkin siyasetin şifrelerini halkımızın da anlamasına yardımcı olur.
Cumhur İttifakına Şİfre’yi veriyorum GELECEK, umarız İYİ olur. Cumhur İttifakı Türkiye’nin DEVA’sı olur dileğimizle…
Cumhur İttifakı bu şifreyi çözerse PKK bir daha kolay kolay belini doğrultamaz.
Saygı ve selamlarımla
Naci Özkan