Biliyor musunuz?
Çok şey öğrendim ömrümün son yirmi beş yılında.
Mesela olmayacağını öğrendim.
Bazı öğütlerin hayal mahsulü olduğunu tespit ettim.
Muharrir müverrih münevver!
Kimilerinin meçhul bir gaye üzerinde çalıştığını düşünmeye başladım.
İhaneti gördüm!
Mesela sabah erkenden kalkıp bir eşşek yükü odun eyleyemeyecek insanlara takıldım. Açıyor ağzını yumuyor gözünü!
Sanki vaktini heder eden nefsime ve anlatılanlara anlatanlara inanmama acındım.
Değilmiş öyle değilmiş!
Cumhuriyet önemli bir değermiş!
Kaybolunca bir daha bulunmayacak bir değer. Hürriyete mecbur bir değer. Özgürlüğe aşık bir değer. İnsan haklarına saygılı bir değer. Konuşma düşünme tenkit etme hakkı veren bir değer. Korkuya engel olan bir değer. İnsan sağlığını öne alan bir değer. Akıl sağlığını beden sağlığını ruh sağlığını önemseyen bir değer.
Kıymetliymiş!
Soğukta buz gibi soğukta ayazda tipide Karakış’ta Zemheri’de Ağustos sıcağında cephede duran, vatan için göğsünü siper eden, gecesinde gözünü yummadan savaş planları yapanlara ve millete Cumhuriyet değerlerini verenlere en derin saygıyı göstermem gerektiğini bildim.
Bildim!
Yaşadıkça bildim.
Tebea ve reaya olmadığım için sevindim.
Bir eşşek yükü odun getirmek önemli bir iş. Elbette önemli bir iş. Ama silahın kurşunun bombanın tehdidi altında düşünmek kadar savaşmak kadar orduya kumanda etmek kadar büyük bir iş değil. Ölümü hissetmek kadar büyük bir iş değil.
Onlar cepheden cepheye koştular.
İmparatorluğun dağıldığı süreçte ülkeyi sırtladılar. İftiradan bühtandan tenkitten ölümden yılmadılar.
Korkmadılar.
Şimdi kolay tabii ki…
Eleştirmek tenkit etmek atmak tutmak kadar kolay ne var; cehlin ağzı çuval değil ki bağlayasın!
“Efendiler!
Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.”
Mustafa Kemal Paşa
Başkomutan
Bu süreçte başkomutandan en küçük rütbesiyle nefere kadar hepsini saygıyla yad ediyorum.
Enver Seyhan
29 Ekim 2024