AKLIMDAN GEÇENLER (1831 yılına ait Nüfus Defteri okumaları)

0
1013
Enver Seyhan 
Memleketin 1831 yılında yapılan nüfus sayımında deftere yazılan kişilerin isimlerini tek tek okumaya gayret ediyorum. Bugünkü yazıya geçiriyorum. Çok iyi okumam yok. Elimden geldiği kadar. Okuma gayem de bazı kabile adlarına ulaşabilmek. Köyümde yerleşmiş boyları takip edebilmek. Merak ve heves biraz da. Ben dursam elim kolum beynim durmuyor.
Okuduğum insanlar sanki yanımda gibiler. Sabi çocukların adını geçiyorum. Kimilerinin körpe yaşlarda öldüğü kaydına rastlıyorum. Onlarla konuşuyorum arada bir. 19’uncu asırda neler olup bittiğini anlatıyorlar. Dedelerinden, yaşam şartlarından, hayattan, memattan söz ediyorlar Onları, iki yüz senelik bir mesafeden alıp bugünlere getiriyorum. Ortamı, günün hadiselerini, yeniliklerini hayretle karşılıyorlar. Onlar telefonu bilmiyorlar. Traktörden haberleri yok. Lambayı yakınca “bunun adına Nemçeliler, Moskoflar yani sizin deyiminizle gavurlar elektrik diyorlar” diyorum. Susuyorlar, sükut ediyorlar…
Kendi köyümün kaydı yok elimdeki mevcut tahrirde. O yıllarda kuruldu zaten. Köyün bugünkü yerine bir kural kaide çerçevesinde Türkiye’nin dört bucağından gelip konmuşlar, çadır kurmuşlar. 1825 ile 1840 arasında ilk çadırı kuran kişi “Omalaoğlu” Hacı Gülağa sülalesi oluyor. Babasının adının ve namının “Deli Süleyman” olduğu söyleniyor. Sadece söylence değil doğru ama artık hikaye gibi. Gocanamın (babaannemin) babasına dedesinin adını vermişler. Senin adın Süleyman demişler. Dedemin anası da Hacı Gülağa’nın kızı oluyor. Süleyman cepheye bir gidiyor, pir gidiyor!..
Yamacımızda Canik dağları sırtımızda Koru, uzakta yakında yazılar, vadiler ile beş km ötede batı yönünde Akdağ. Canik dağlarında ve Akdağ’da yaylalar var. Köyümün bulunduğu vadi soğuk sıcak ve kurak iklim kuşağında. Orman ve nem yan yanadır ama pelit ağacı fazla neme ihtiyaç duymaz.
Akdağ, Canik dağları ve güneyde Boğalı dağları belli bir yükseklikte gürgen yani kayın ormanlarıyla kaplıdır. Bu ağaç türü nemi sever. Kışın etkisinde kalmaz. Fakat sıcak etkiler nem olmazsa.
Bölgeye has ağaç türleri var: Onlar da mevgı seçer. Sakızlık, meşe yani gürgen ve davun ağacı bunlara örnektir. Bir de Çıtırmık adıyla maki türü bir ağaç çıktı karşıma, bu seferki memlekete gidişimde. İlle de güneyde yetiştiğini söylediler. Güney derler eskiler; kuzeyden güneşin vurduğu yerlere derler. Yani yön olarak kuzeydedir ama güneşin kış günü bile daima ısıttığı bölgeler güney olarak ifade edilir. Kuz veya kuzey taraflarda bilakis kış mevsiminde ve güz ve bahar aylarında güneş ha deyince sıcak yüzünü gösteremez.
Dünyada, yetişme yaşama ve barınma hususunda çok özel yerler seçen Sedir ağacı da gelmiş belki de Muğla’dan, Antakya’dan Erbaa’nın kuzeyindeki Canik dağları içinde yer alan Karınca dağında yerleşmiş oraya yuva kurmuş. Sorduğumda kuşlar vasıtasıyla geldiğini söylediler. Ben de öyle düşünüyorum ama ezelden beri orada yaşamadığı da söylenemez.
Boğalı dağlarına has bir çay türünden haberim olmuştu bir zaman. Sordum da Bidevi tarafının insanlarına; insanların haberinin olmadığını öğrendim. Belki sorumu ciddiye almadılar. Araştırmalar sayesinde öğrenmiştim ben de. Çay yaklaşık seksen sene evvel yasak edilmiş; araştırdım, buldum hatta yazdım da. Artık yasaklar kalktı. Çayın özelliği kendine has olması, ekşimsi olması ve Boğalı dağlarında yetişmesidir.
Bölgenin köylerinin nüfus kayıtlarından geldim buralara kadar. 1831 yılında katipler, köy köy dolanarak tahrir etmişler, yazmışlar. Yeniçeri Ocağı kaldırılınca mecburen, ordunun asker ihtiyacını karşılamak üzere nüfus ve varlık sayımı gerçekleştirmişler. Nüfus tahrirlerinde okuma sırasında, bazı şahıslar için “Asakir-i Mansuriyededir” kaydına rastladım. Demek oluyor ki askere alınmışlar.
Selam ve muhabbetle.
Enver Seyhan
28 Şubat 2024
NOT:
Defter no: NFS.d.02267
Sayfa no: 450
Örnek sayfa Yemişan Bükü ve Haddadi ile beraber Mercimek Tepesi sayfasıdır.
“Yemişan” bükünün tahrir şeklini eski yazı okuyanlar burada görecekler. “Yemişhanı” gibi bir yazım yok. Mercimek Tepesi köyünü de 1831 yılı sayımında Haddadi köyüne bağlı olarak yazmışlar.
Sebebine gelince:
Mercimek köyünün Haddadi köyünden zaman içinde ayrılarak 1820 veya 1830 gibi, o devirde adı Mercimek Tepesi olan yerde kurulduğuna işarettir.
İLAVE:
Yine, eski tarihte yazdığım bir yazı ama nerede ne zaman paylaştığım konusunda bilgim yok. Profilimde görünce silmeden önce bakıp inceledim ve paylaşmam gerektiği kanaatine vardım.

 

Yorum Ekle